🦝 Yasar Kemal In Cukurovali Kahramani
0KNj. Ben Yahya Kemal hayranıyımdır. Yani Nâzım Hikmet’e ne kadar hayransam Yahya Kemal’e de o kadar hayranımdır. Bir gün Park Otel’de kafayı çekiyorum. Belki bu adam -Yahya Kemal- beni tanır, diyorum. Önünden geçmiyorum, o devamlı bir yerde oturuyor, arka taraftan kaçıyorum. Bir gün Yakup Kadri kolumdan tuttu, “Bak seni üstatla tanıştırayım. Biz beraber oturuyoruz, sen gene kaçıyorsun.” dedi. Yakup Kadri’yi çok iyi tanıyorum tabii. Oturdum. Yarım saat geçti, ben de sohbete karıştım biraz, roman konuşuyorlardı. “Sen kimsin be?!” dedi. Oysa Yakup Kadri tanıştırmıştı. “Efendim ben röportaj yazarıyım. Adım da Yaşar Kemal.” dedim. “Aziz Yaşar Kemal!” diye ayağa fırladı. “Sen 412 sayfa roman değil, şiir yazdın.” İnce Memed kastediliyor. dedi. O zaman 412 sayfaydı. Döndü Yakup Kadri’ye, yüklenmeye başladı. Hoşuma gitmedi ama büyük üstadın karşısında da konuşmak istemiyorum. Elim ayağım birbirine dolaşıyor. En sonunda “Üstat bana bir müsaade edin. Üstada -Yakup Kadri’ye- fazla yüklendiniz siz.” dedim. “Siz biliyorsunuz değil mi Rus edebiyatını? Çok iyi biliyorsunuz. Çünkü Acı’ diye bir yazı yazmıştınız. Acının Tadı’ yahut da.” Evet; 1922’de yazdım, dedi. “Nasıl bozkırdan gelmişse büyük Rus romanı. Türk romanı da, Türkiye’nin romanı da Anadolu’dan gelecek demiştiniz.” dedim. Bir şey sormak için sordum bunu efendim, dedim. “Dostoyevski bütün Rus romanının Gogol’un kaputundan çıktığını söyler.” Yahya Kemal da “Evet, tabii biliyorum evladım.” dedi. “Biz de her iki anlamda yabandan geldik.” dedim. Yakup Kadri de “Bak Kemal benim çocuklarım nasıl bana değer veriyor. Yabandan gelmiş onlar. Her iki anlamda hem de. Anadolu’nun yabanından, benim de kitabımdan.” dedi. Anadolu yabanıllığını, “yaban”ını en iyi anlatan yazarlarımızdan Yaşar Kemal’in edebi yolculuğunu belki de en iyi Kemal’in kendi anlattığı bu anı ortaya döker. Öyle ya; 1923’te Osmaniye’nin Hemite ilçesi gibi halk kültürü ile, doğayla iç içe bir yerde dünyaya gelmiştir. Sözlü edebiyatın, sözlü kültürün gırla gittiği bu bölgede halk kültürü geleneğinden beslenerek büyür Yaşar Kemal. Çukurova’yı adım adım dolaşıp mani, türkü, ağıt, tekerleme ve halk hikayelerini topladığında da bu emeğinin karşılığını 1943’te yayımlanan “Ağıtlar” kitabıyla alır. Yazarın asıl adı Kemal Sadık’tır. 1951’de Cumhuriyet gazetesinde başladığı fıkra ve röportaj yazarlığında ise “Yaşar Kemal” adını kullanır. Hatta bir röportajında şöyle der “İnsanlara yalan söyledim, adımı değiştirerek kendimi sakladım. Yaşamımda bunun kadar ağırıma giden bir şey olmadı. Benim Kemal Sadık Gökçeli olduğumu bir Abidin Dino, bir Arif Dino, bir de romancı arkadaşım Orhan Kemal biliyordu. Ortaokuldaki Türkçe öğretmenimle karşılaştım bir gün Adana’da. Yahu Kemal, dedi bana, çok iyi bir yazar var Cumhuriyet’te kimdir acaba? Yaşar Kemal’i övdü. Ona bile o yazarın ben olduğumu söyleyemedim.” Ailesi 1915 Rus işgali nedeniyle Van’dan göçen Yaşar Kemal’in babası çiftçi Sadık Ağa, annesi Nigâr Hanım’dır. Hayatın kasırga gibi sert taraflarıyla çok erken yaşta tanışır Henüz dört yaşına yaklaştığında bir kurban kesimi sırasında akrabasının elinde bulunan bıçağının gözüne gelmesi nedeniyle sağ gözü kör olur. Dahası, biz İstanbul’da doğup büyüyenlerin ancak okuyup bir yerlerde duyduğu o kan davası “geleneği”nin de bizzat sürüp gittiğine şahit olur. Küçük yaşlarda babası ile birlikte camide namaz kılarken babası, gözünün önünde öldürülür. Yazmaya, okuma, ufkunu genişletecek çevrelere girip çıkmaya ise hiçbir şey mani olamaz. Babasının ölümü üzerine maddi durumları sekteye uğrar. Adana’da ortaokulu yarım bırakır, 1950’ye kadar envaiçeşit işte çalışması da bu dönemlere rastlar. Ayakkabıcı çırağı olur, arzuhalcilik yapar, tarım işçiliğinde alnının teriyle kazanır parasını ve bunun gibi 40’a yakın işte bulunur. Daha buraya kadarki hikayesinden dahi anlaşılır ki; o insanın içini ısıtan, herkesi kucaklar gibi bir ifadeye sahip gülüşünün ardında sert, gerçekten haşin hadiseler yaşamıştır. Yaşar Kemal ve Edip Cansever Fotoğraf Ara Güler Her şeye rağmen hayatı yaşamaya; hakkaniyetli, eşitlikçi, adil, özgür bir şekilde yaşamaya ise her zaman meyillidir. Yaşadığı tüm acı, tatsız olaylar bir yana, herhangi bir videosunu şöyle bir izleyin. Konuşma şeklini, halini bir görün. Onda insanın içini ısıtan, ilk eserlerinden birine adını verdiği “Sarı Sıcak” bir etkiyi kaçınılmaz olarak görürsünüz. Yaşar Kemal 1944 ila 1946 arası askerlik görevini sürdürür. Askerlikten hemen önce çalıştığı bir kütüphane vardır ki hem sanatçılarla tanışmanın hem de kitaplarla iç içe bir hayatın kapıları daha çok aralanır burada Adana Halkevi Ramazanoğlu Kütüphanesi. Çocuk yaşta cezaevi deneyimi olduğundan bir solcu olarak iş bulması kolay değildir. Dönemin Adana Halkevi Başkanı Dr. Kemal Satır’a giden Yaşar Kemal’e talih güler. Adana’da otuz bin ciltlik kitap koleksiyonu olan Ramazanoğlu Kütüphanesi o dönem çok yoğun bir şekilde kullanılmaz. Kemal’e de kütüphanede çalışması için bir memuriyet verilir. Hatta kendisini içinde bulunduğu geleneğin yazarı olan Homeros’u da ilk kez burada okur. Yazara kalması için de bir oda verilir üstelik. Odayı gündüzleri iş, akşamları ev olarak kullanan romancı kütüphaneye okuyucu olarak gelen Orhan Kemal’le de tanışır ve daha sonra iki iyi dost olurlar… Sağda, ayakta Yaşar Kemal, hemen önünde Orhan Kemal. Masa başındaki hanım Halide Edip Adıvar olabilir. Solda en arkada da Behçet Necatigil. 2 senelik askerliği 1946’da bitince soluğu İstanbul’da alan Yaşar Kemal burada bir havagazı şirketinde kontrol memuru olarak görev yapar. Osmaniye ilçesi olan Kadirli’ye geri döndüğünde ise yıl 1948’dir. Belki istediğini henüz alamaması, belki doğup büyüdüğü toprakları özlemesi, belki de mecburiyet ile açıklanabilir Osmaniye’ye dönüşü. 1950’de Adana Kozan Cezaevi’nde 3 – 4 ay hapis yatma nedeni ise o devrin diğer birçok yazarı, sanatçısıyla aynı kaderin bir parçasıdır Cezası, komünist bir parti kurma teşebbüsü ile gerekçelendirilmiştir. 3 – 4 aylık hapis sürecinin ardından ertesi yıl, kütüphanede tanıştığı dostu Orhan Kemal ile bu kez bir iş kurmaya niyetlenir ve soluğu tekrar İstanbul’da alır. İş olmayınca Cumhuriyet gazetesinde düzeltmen ve röportaj yazarı olarak ekmeğini kazanmaya başlar. Kemal’in Cumhuriyet’te çıkan ilk yazısı ise 3 Temmuz 1951 tarihlidir. Diyarbakır’daki göçmen köylerini gezdiği sıradaki izlenimlerini aktardığı bu yazının kısa bir parçasını kelimesi kelimesine aktaralım “Yaz ayları… Diyarbakır ovasının o insanı yakıp kavuran sarı sıcağı… Kuşlar bile dökülüp kalıyorlar sıcaktan. Sivrisinek bulut misali. Su yok. Ambar çayının üstüne çeltik ekmişler. Çeltiğin ayakları çaya dökülüyor. Su, bu sebebden, sarı, zehir gibi akıyor. İçen bir daha doğrulamıyor. Gitti gider! Başka da su yok. Kuyuların suyu var ya, o daha kötü. hem de kuruyor. Hastalanmadık kimse kalmıyor göçmenlerden. Geldiklerinin birinci ayında 120 can veriyorlar kara toprağa. Herkes hasta, köy ıpıssız. Ölüleri bile kaldıran yok. Evlerde kokup kalıyorlar. Birinde iki gündür gömülemiyen bir ölüyü, köye yolları düşen iki ilkokul müfettişi defnediyor.” İnce Memed’e doğru gelirken Yaşar Kemal’in yalnız doğup büyüdüğü yerleri değil, ülkemizin birçok bölgesini de gördüğünü, köylü halkın yoksulluğuna, göçmenlerin sorunlarına tanık olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz. Ekmeğini kazandığı Cumhuriyet gazetesinde eserlerinin en büyüğü İnce Memed de tefrika edilmeye başlar. Türkiye’de en çok okunan romanlardan, hatta kitaplardan biri olan İnce Memed 4 ciltlik devasa bir eserdir. 1955 Varlık Dergisi Roman Ödülü’ne layık görülen İnce Memed serisi 1955’te başlar, son cilt 1987’de yayımlanır. Üç cildini okumuş biri olarak; Toroslardaki bir destan kahramanının anlatıldığını söyleyebilirim eserde. Yabancı dillere de çevrilen, 30’u aşkın ülkede yayımlanan İnce Memed dünyanın da en tanınmış 100 romanı arasındadır. Uğradığı haksızlıklar sonucunda eşkıyalığa soyunan İnce Memed karakterinin serüvenlerinin anlatıldığı eserin tamamlanması oldukça uzun sürdüğünden, yazar serinin diğer kitaplarında İnce Memed ile beraber toplumun dönüşümünü de göstermektedir. İnce Memed’in karşısında haşin mi haşin ve acımasız toprak sahipleri vardır. Serinin birinci cildi 1924 ile 1933 arasında geçmekte olup ilk kitapta Cumhuriyet rejimine düşman yönetim kadrolarını da görebilirsiniz. Yaşar Kemal’in edebiyatındaki lirik coşkular, tamamlayıcı bir öge olarak doğa, epik unsurlar İnce Memed’de sık görülür. Konur Ertop da şöyle der “Yaşar Kemal İnce Memed’ dizisiyle Anadolu halkını tarihten gelen uygarlık, kültür birikimi içinde yansıtmış, dirliğini zorlayan gerçeklikleri, güncel sorunları iç içe ele almıştır. Yapıtın bütününü izleyen okur bu görkemli panoramayı ayrıntılarıyla görecektir.” Dünyanın dört bir yanında bilinen İnce Memed beyaz perdeye de aktarılmıştır. Yaşar Kemal’in dostu Fuad Kavur’un da yönetmenliğini üstlendiği 1984 yapımı film Londra’da gala yapmıştır. Tıpkı, yazının başında verdiğim Yahya Kemal anısı gibi “yabandan” gelen bu roman hakkında yazılan sayısız haber, araştırma bulunmaktadır. Taha Toros arşivinden Mutlaka okunması gereken Türk romanları arasındadır, diyerek ilerleyelim. Artık 1946’da “Pis Hikaye” ile edebiyat camiasına giriş yapmış olan Yaşar Kemal İnce Memed ile beraber çok daha geniş bir kitleye ulaşmış ve rüşdünü ispat etmeyi başarmıştır. 1955’te “Teneke” adlı eserinin de yayımlandığı Yaşar Kemal burada ezen – ezilen, ağa – köylü çatışmasını olağanca gerçekliği ile verir. Çeltik ağalarına karşı mücadele veren köylülerin anlatıldığı Teneke’de bir trajikomiklik de vardır Köye yeni gelen idealist kaymakam, yanında olduğu köy ahalisinin yaşam biçimini, Anadolu’yu yeterince tanımadığından oldukça müşkül durumlara düşer. “Dağın Öte Yüzü” üçlemesinin ilk kitabı Ortadirek 1960’da yayımlandığında ise henüz Türkiye İşçi Partisi’ne girmesine 2 yıl vardır. Arka fonda Çukurova’nın yer aldığı Ortadirek yaz sonunda pamuk toplamak adına Çukurova’ya giden köylüleri anlatır. Yöre ağzının olağanca gerçekliğiyle aktarıldığı eserde batıl inanışlar da yalın bir dille gözler önüne serilir. İşte köylülerin Çukurova’ya pamuk toplamak için teptikleri yolun hikayesidir Ortadirek. 1962’ye geldiğimizde ise bu defa Yaşar Kemal’i Türkiye İşçi Partisi’nde TİP görürüz. Parti 1962’de kurulduktan sonra siyasette yön belirleme gücüne sahip olacak kadar da etkiliydi. Özellikle 1965 seçimlerinde aldığı yüzde 3’lük oy oranı ile parlamentoya 15 milletvekili göndermeyi başaran TİP yakın tarihimizde, solu heyecanlandıran önemli bir devreyi ifade eder. İşte böyle bir dönem ve partide siyaset yapmış olan Yaşar Kemal TİP adına radyo konuşmaları için de seçilen isimler arasındadır. 1969’da istifa edene dek Merkez Yürütme Kurulu Üyeliği görevini sürdüren yazarın dünyanın dört bir yanına çok fazla seyahati de bulunur. Nâzım Hikmet ile Paris’te görüştüğünde sene 1963’tür örneğin. 1964 – 65’te Bulgaristan ve Sovyetler birliğine gider. 1973’te yine Sovyetler Birliği’nde Asya – Afrika Yazarlar Birliği Kongresi’ne katılan Yaşar Kemal; 1976’da Yaşar Kemal Gecesi’ne iştirak etmek için Paris’e yol alır. ABD’den Belçika’ya kadar birçok ülkede seminerlere katılan romancı başarılı bir şekilde dünyaya entegre olmayı bilmiştir. Dünyada ve ülkede gördükleri, bu noktada emekten, işçiden, sömürülenden yana olan tavrı onun Ant dergisinin kurucuları arasında olmasını da sağlar. Fethi Naci, Doğan Özgüden ile beraber kurduğu Ant dergisinin ilk sayısı 3 Ocak 1967’de çıkar. Ant yayınevinin çıkardığı “Marksizm Temel Kitabı” da onun 18 ay hüküm giymesine neden olur, ancak karar daha sonra bozulur. 1970’lerin sonuna doğru “Üç Anadolu Efsanesi”, “Ölmez Otu” gibi eserleriyle edebiyattaki yerini pekiştiren Yaşar Kemal eşi Thilda Hanım ile beraber 12 Mart 1971’de 1 aylık süren bir gözaltı da yaşar. Yaşar Kemal’in 50 küsur yıllık eşi olan Thilda Kemal yazarın on yedi romanını da İngilizceye çevirmiştir. 2001 yılında aramızdan ayrılan Thilda Hanım’ın kaybı edebiyat dünyasının bir yası olmuştur. Osmanlı padişahı Abdülhamid’in başhekimi olan Jack Mandil Paşa’nın torunu Thilda Kemal İngilizce, Fransızca, İspanyolca bilen ve çevirileriyle İngiltere’de de ödül kazanan önemli bir kültür insanıydı. Raşit Gökçeli oğulları, Yaşar Kemal, Thilda Kemal Daha sonra hayatını bir iş kadını, eğitmen Ayşe Semiha Baban ile birleştiren Yaşar Kemal hayatının sonuna kadar da Ayşe Hanım ile birlikte olmuştur. Kemal’in ölümünden 1 yıl sonra, 2016’da ise Ayşe Semiha Baban, Zülfü Livaneli gibi isimlerle Yaşar Kemal Vakfını kurar. Ayşe Semiha Baban Çevirilerden söz etmişken, Nâzım Hikmet’in eşi Münevver Andaç da Yaşar Kemal’in İnce Memed 3 eserini Fransızcaya çevirmiş ve bu çevirisiyle Fransız Çevirmenler Derneği Çeviri Büyük Ödülü’nü kazanmıştır. Münevver Andaç, Güzin Dino, Abidin Dino ve Nâzım Hikmet Müthiş bir üretim kabiliyeti ile 40’tan fazla kitaba imza atmış olan Yaşar Kemal Türkiye Yazarlar Sendikası’nın kurucuları arasında ve ilk başkanıdır. Ödülleri ve kazandığı teveccüh ile de Anadolu’nun yabanılından gelip dünyaca ünlü bir yazar olduğunu defalarca ispatlamış, Türkiye romanının yabandan geleceği hususunu fevkalade başarılı bir şekilde sürdürmüştür. Uluslararası Del Duca ödülüne 1982’de layık görülmüştür mesela. 1984’te ise Mitterrand tarafından kendisine Legion d’Honneur nişanı takılır. İlerleyen yıllarda Strasburg Üniversitesi’nde kazandığı doktora pâyesini Almanya’nın Nobel’i sayılan Alman Kitapçılar Birliği Ödülü takip eder. 2000’lere gelirken de milenyum çağı denilen yüzyılı Bordeaux Yayıncılar Birliği Yabancı Edebiyat Ödülü ile karşılar. Yaşar Kemal’in şiirle küçük yaşlarda ilgilenmeye başladığı bilinir. Öyle ki ilk şiiri “Seyhan” Adana Halkevi’nin bir dergisinde yayımlandığında yıl 1939’dur. Daha sonraki Varlık, Ülkü, Millet gibi dergilerdeki yazılarını Yeni Adana, Vakit, Türksözü gibi gazetelerdeki yazıları takip eder. 1988’de PEN Yazarlar Derneği Başkanlığı görevini de üstlenen Yaşar Kemal hayatın zorlu, çetin şartları altında giderek büyüyen bir romancıya, yazara dönüşen o isimlerdendir. Hatta Tolstoy, Çehov, Dostoyevski gibi yazarlarla beraber John Steinbeck’ten de oldukça etkilendiği bilinir. Nobel ve Pulitzer ödüllü Steinbeck’in de özellikle “Bitmeyen Kavga” iki yazarın da geldiği yerler, tanıklıklarını bir romana dönüştürmeleri gibi noktalar açısından müthiş paralellik gösterir. Taha Toros arşivinden Nobel demişken; Yaşar Kemal Nobel’e de 1973 sonrası aday olarak gösterilir, ancak kazanamaz. Bununla ilgili yazarla şahsen tanışıklığı olan İlber Ortaylı’nın sözleri çok enteresan “Yaşar Kemal artık Türkiye’de bulunmayan bir yazar tipi. Gözlemi çok önemlidir, onun 1940’lı yılları anlattığı Bu Diyar Baştan Başa’ kitabı az okunuyor, nefis bir kitaptır, yeni bir baskısını bile görmüyorum. Türkler de okumayı bilmiyor Yaşar Kemal’i. Yaşar Kemal edebiyat, kültür yapıyor, bugünkü medyayı ve ucuz siyasi hareketleri tatmin edecek bir yazar değil, onlar için önceliği yok ve bu yüzden de Nobel alamadı, çok açık.” Evet, edebiyatımızın çınarıdır Yaşar Kemal. Ona neden çınar diyoruz ve demeliyiz peki? Toprakla göğü, geçmişle geleceği birbirine bağladığı için. Öyle ki onun romanlarında her daim sosyal meseleleri görebilmekle kalmayız, o bize Anadolu’nun iyi ve kötü, yüksek ve düşük yanlarını da içeriden bir yaşayıcı olarak aktarır. 1923’te Çukurova’ya oldukça yakın olan Osmaniye’nin Hemite ilçesinde dünyaya gelmesi, birçok romanında da bize Çukurova halkını anlatmasının yolunu açar. Ama okuyucu belki içten içe belki aleni olarak bilir ki, anlatılan Anadolu’nun hikâyesidir. Aday gösterilmesinden sonra ödülü neden alamadığına yönelik sayısız yorumun yapıldığı Nobel bir yana; Fransalardan, Almanyalardan en yüksek dereceli ödül ve nişanları kazanır. 2015 yılında göçüp gittiğinde ise ardında uzun ve kıymetli bir maraton ve bu maratonda peyda olan büyük eserlerini bırakır. Yakın zamanda Zülfü Livaneli’nin arşivinden paylaşılan “Aklın Yolu” adlı programda da Zülfü Bey soruyor, Yaşar Kemal yanıtlıyor. Keyifle izlenebilir, dinlenebilir
Kültür sanat mekanlarından bomontiada’nın Yapı Kredi ile iş birliğinden çıkan ilk meyvesi fotoğrafçı Lütfi Özgünaydın’ın Yaşar Kemal / Çukurova Fotoğrafları’ sergisine henüz gitmediyseniz çok çok az vaktiniz kaldı, benden söylemesi. Mutlaka gidin, Yaşar Kemal’le baş başa sohbet edin. İnanın, böyle bir fırsatınız var. İnsan kendinden bilir işi… Fotoğraf sanatçısı Lütfi Özgünaydın, Yaşar Kemal’in önce portrelerini çekti, onunla sohbetler yaptı sonra da Çukurova’ya giderek romanların geçtiği mekanları bir yıl süre ile fotoğrafladı. Özellikle Yaşar Kemal’in çizdiği rota üzerinde ve Hemite köyünde çalıştı. Bütün yaşadıklarını Yaşar Kemal ile konuşmalarını ve Çukurova’da fotoğraf çekerken yüreğinde birikenleri de bir kitapta topladı Çukurova Yaşar Kemal. İşte o kitaptaki fotoğraflardan oluşan bir sergi Yaşar Kemal / Çukurova Fotoğrafları’. Ve acele edin, gitmek için sadece bir gününüz kaldı. 25 Nisan’da ne yazık ki sona eriyor. Yaşar Kemal’in Çukurova’sını ve deneyimlerini fotoğraflarla buluşturan sergi, Yaşar Kemal’le selamlaşmanız için size bir fırsat sunuyor. Ki ben bu anı birkaç gün önce İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali çıkışında yaşadım. Geçtim karşısına Yaşar Kemal’in, gözlerinin içine baktım. “İri gövdeli bir çınar gibi karşımda dikelmiş ihtiyarın gözlerinden kara bir keder bulutu geçti. Yaşardı gibi.” Yaşar’dı, hep yaşayacaktı. Saman sarısı fotoğrafların arasından geçerken Çukurova’nın rüzgârı yüzümde esiyordu. Ellerimle dokunsam, buğday başaklarına değecekti parmaklarım… Çukurova’nın heybeti, Yaşar Kemal’in serin gölgesi altında yürürken dönüp arkama baktım yeniden. Hâlâ gözleri gözlerimdeydi. Sonra eve gittim, oturdum kendime Yaşar Kemal – Nilüfer’ foto albümü yaptım ve bunları yazdım.
Haberler > 92. Yaş Gününde Edebiyatın Koca Çınarı Yaşar Kemal Hakkında Bilmediğiniz 11 Şey - 2236 - 1146 Edebiyatımızda adı hep Çukurova ve halk efsaneleri ile anılan Yaşar Kemal hakkında, kendisini okumuş olsun ya da olmasın herkesin bilmediğini düşündüğümüz bilgiler var. Yaşadığı süre boyunca Türk edebiyatında yeri doldurulamayacak eserler vermesinin yanı sıra tüm dünyanın Marquez’den sonra ölümüne en çok üzüldüğü yazar olduğu su götürmez bir gerçektir. 1. Yaşar Kemal’in asıl adı Sadık Kemal Göğçeli’dir. 2. Meşhur dil sevdalı Kaşgarlı Mahmut gibi Yaşar Kemal de yaşadığı yörede adım adım dolaşmış ve folklor halk bilim derlemeleri yapmıştır. 3. Nobel almamışsa bile adı hep almadığı Nobel’e layık görülmüş, yurt içi ve dışında otuz beş edebiyat ödülü almıştır Mesela 1977’de Fransa Eleştirmenler Sendikası En İyi Yabancı Roman ödülü, 1984’te Fransız Legion d’Honneur ödülü Commandeur payesi, 1996’da VIII. Katalonya Uluslararası ya da 1997’de Kenne Vakfı Düşünce ve Söz ÖZgürlüğü Ödülü İsveç bunların yalnızca birkaç tanesi. 4. Uluslararası arenada yayımlanan ilk eseri “Bebek” öyküsüdür. 5. Geçmişte, yazarlığı dışında birkaç ilginç meslek icra etmiştir Kuzucuoğlu Pamuk Üretme Çiftliğinde ırgat katipliği, Adana Halkevi Ramazanoğlu Kitaplığında memurluk, vekil öğretmenlik, traktör sürücülüğü bunlardan yalnızca birkaçı. 6. 1943’te Ülkü dergisinde “ümit” kelimesini ilk defa Çukurova’da doğduğu gibi kullanmış, ve Türkçeye kazandırmıştır. 7. İlk eşi Tilda’ya da çok aşıktı ve Tilda ölene dek 50 yıl evli kalmışlardı. 8. 2002’de ikinci kez evlendi. Kendisi hatrı sayılır bir eğitim görmemesine rağmen, evlendiği Ayşe Semiha Baban Harvard Üniversitesi mezunudur. 9. Dünya edebiyatının en efsanevi romanlarından olan İnce Memed’i Rusçaya ilk çeviren büyük Türk ozanı Mavi Gözlü Dev Nazım Hikmet’tir. 10. İnce Memed’in 4 cilt basıldığı yıllarda I ve II. ciltleri Türk edebiyatının en çok satan romanı olurken III ve IV. ciltler ise en az satan romanıydı. Yani bir nesil İnce Memed’i yarım okumuş oluyordu. 11. Ünlü dil bilimci Ali Püsküllüoğlu’nun yalnızca Yaşar Kemal eserlerini anlayabilelim diye yazdığı bir “ Yaşar Kemal Sözlüğü” vardır. Yaşar Kemal okuyanlar bilirler ki onun Dede Korkut’a dek uzanan sözcüklerini anlamak hayli güçtür.
Bu bulmacanın çözümü 10 harftir ve I A harfi ile başlar Aşağıda, Yaşar Kemal'in Çukurovalı kahramanı için doğru cevabı bulacaksınız, eğer bulmaca'ü bitirmek için daha fazla yardıma ihtiyacınız olursa navigasyonunuza devam edin ve Arama fonksiyonumuzu deneyin. CodyCross Dünyamız Grup 19 sizin tarafınızdan önerilen çözümler BIN MILYARA DENK GELEN SAYI STETESKOP cevabı biliyor musun? CODYCROSS Dünyamız Grup 19 Bulmaca 2 Ednan bey'li dizi Hırsızlık hastalığına yakalanmış kişi Başkenti san juan olan latin amerika ülkesi Truva savaşı'ndaki miken kralı Georges claude'nin icat ettiği aydınlatma aracı Tertipleme işi Diyafram, tüp ve kulaklıktan oluşan tıbbi gereç Seferoğulları ve tellioğulları'nın yer aldığı film Bin milyara denk gelen sayı Toptan olmayan satış türü Şansı hep kötü giden, şanssız Azimli, çalışkan kimse Agatha christie'nin kaldığı istanbul oteli Ham haldeki demir madeninin eritildiği fırın Batu han tarafından kurulan türk-moğol devleti diğer bulmacar Ince memed Yaşar kemal'in dört ciltten oluşan romanı Peter ustinov'un filme çektiği yaşar kemal romanı Yaşar kemal’in 32 yılda yazdığı roman serisi Ince memed Yaşar kemalin çukurovada geçen romanı Yaşar kemalin, 7 yıl ara verip bitirdiği kitabı Yaşar kemalin başyapıtı olarak değerlendirilir benzer bulmaca Yaşar ne yaşar ne , bir aziz nesin kitabı Yaşar kemal’in “yağmurcuk kuşu”, “kale kapısı” ve “kanın sesi” adlı yapıtla Yaşar kemal’in bir romanı Yaşar kemal'in dört ciltten oluşan romanı Peter ustinov'un filme çektiği yaşar kemal romanı Yaşar kemal'in doğduğu köy bu ilde yer alır Yaşar kemal’in 32 yılda yazdığı roman serisi Efsanesi, filmi de çekilen yaşar kemal romanı Sedat girginin resimlediği yaşar kemal öyküsü Asıl adı yaşar olup yaşamış,belgratlı olduğu sanılan türk şairi Ümit yaşar __, aşkın, hüznün ve istanbul'un şairi Fırat suyu kan akıyor baksana”, “karıncanın su içtiği”, “tanyeri horozları” yaşar Trabzonlu delikanlı”, “karadeniz hırçın kız”, “taliblerin ağıdı” gibi kitap yaşar Varlık dergisinin ve yayınlarının kurucusu olan ünlü edebiyatçımız yaşar nabi Soğuk havada, ince giyinenler bu durumu yaşar Yaşar'ın 1996 çıkışlı çok satan albümü Münir özkul'un ünlü yaşar usta tiradı bu filmdedir Şarkıcı ebru yaşar'ın 1990'lardaki çıkış şarkısı "gözlerim ne renkti?" diye soran yaşar şarkısı Tanınmış şarkıcı yaşar'ın soyadı Son Bulmacalar Einsteinın ilk adıdır Balık olmasına rağmen memeli olan büyük canlı Üsküdar semtinin günümüzdeki tek bizans eseri Okyanusyada toprağı bulunan bir ülke İstanbulda 2 kez kupa kaldıran ingiliz takımı Nane yağından üretilen ferah kokulu madde Serbest ortamda yer çekiminin sebep olduğu eylem John, paul, george, ringo adlı üyeleri olan grup
Yaşar Kemal aramızdan ayrılalı 4 yıl oldu. Ölüm yıl dönümünde efsane yazar unutulmadı. Onun romanları, şiirleri, öyküleri ve bir çok eserleri mevcut. Büyük usta Yaşar Kemal 6 Ekim 1923 tarihinde dünyaya geldi. 28 Şubat 2015 tarihinde hayata veda etti. Bizde onun ölüm yıl dönümünde özel hayatını ele aldık. Peki, Yaşar Kemal kimdir? İşte Yaşar Kemal'in hayat hikayesi ve unutulmaz sözleri... YAŞAR KEMAL KİMDİR, NERELİ? Yaşar Kemal, 1923 yılında Osmaniye'de dünyaya geldi. Aslen Van-Ercişli olan yazarın ailesi I. Dünya Savaşı nedeniyle Adana'ya göç etmek zorunda kalmıştır. Ortaokul döneminde ırgat katipliği, memurluk, ırgatlık, kontrolörlük ve öğretmen vekilliği gibi çeşitli işlerde çalışmak durumunda kalan Yaşar Kemal hayatın zorluklarıyla olgunlaşmış birisidir. Edebiyat yapmayı çok küçük yaşlarda kafasına koymuş olan Yaşar Kemal, ilk sanat çalışmalarına ilkokula başlamadan önce şiirle başlamıştır. İlkokul zamanlarında aşıklarla atışacak durumda olan yazar annesinin engel olmasından dolayı saz çalmayı tam anlamıyla başaramamıştır. EDEBİ HAYATI Türk Edebiyatın en önde gelen yazarlarından birisi olan Yaşar Kemal yazın hayatına Türksözü gazetesinde 1939 yılında başlamıştır. İlk eseri olan Ağıtlar isimli kitabı Adana Halkevi tarafından 1943 yılında çıkartılan yazarın edebiyat dünyasındaki etkinliğinin başladığı yıl bu yıl kabul edilir. Yaşar Kemal'in dünyada ilk kez yayımlanan eseri, Bebek öyküsüdür ve önce Fransızcaya, sonra İngilizceye, İtalyancaya, Rusçaya ve diğer çeşitli dillere çevrilmiştir. İlk öykü kitabı Sarı Sıcak'la ünlenen yazar ilk romanı İnce Memed'le ise hem ülkemizdeki popülaritesini arttırmış hem de dünyaca ünlü bir yazar olmaya başlamıştır. İnce Memed yaklaşık kırk dile çevrilerek yayımlanmıştır ve İnce Memed kitaplarının yurtdışındaki baskısı yüz kırktan fazladır. Dünyaca ünlü romanı İnce Memed'i 1947 yılında yazmaya başlayan yazar çeşitli sebeplerle romanını yarım bırakmış ve sonrasında 1954 yılında bitirmiştir. Romanın fikir kaynağı yazarın eşkıya olan ve vurulan amcasının oğludur. Eserde yer alan 'Çakırdikeni' hikayesi aslında bir bakıma eşkıyalığın felsefesinin yapılmasıdır. Yazar, Yaşar Kemal ismini ilk kez Cumhuriyet gazetesinde yazarken kullanmaya yaşlardan beri sosyalist politikanın içinde olan yazar dünyaya bakışını söyleşilerinde "Halka kim zulmediyorsa, etmişse, halkı kim eziyor, ezmişse, onu kim sömürmüş, sömürüyorsa, feodalite mi, burjuvazi mi… Halkın mutluluğunun önüne kim geçiyorsa ben sanatımla ve bütün hayatımla onun karşısındayım. Ben etle kemik nasıl birbirinden ayrılmazsa, sanatımın halktan ayrılmamasını isterim. Bu çağda halktan kopmuş bir sanata inanmıyorum" diyerek ifade etmiştir. Yazar edebi çalışmalarında halka dönük olmayı seçmiş ve yapıtlarında insani değerlerden kopmamaya çalışmıştır. Yazar siyasi görüşüyle sanatının paralel olduğunu ve "halk ve doğaya inandığını" dile getirmiştir. Yazar pek çok yapıtında Anadolu''nun efsane ve masallarından yararlanmıştır. Böylesine derin bir altyapıyı oluşturmak içinse gençlik yıllarında Çukurova'yı ve çevre illeri karış karış gezmiş yeni insanlarla tanışıp bilmediği şeyler öğrenmiş ve çoğundan eserlerinde yararlanmıştır. PEN Yazarlar Derneği üyesi olan yazar, aynı zamanda Nobel Edebiyat Ödülüne aday gösterilen ve gerek yurt içinde gerek yurt dışında yapılan anketlerde Nobel Edebiyat Ödülü'nü alması gerektiği konusunda öne çıkan birkaç isimden birisidir. Edebiyat hayatı boyunca yüzlerce ödül almış olan yazarın en çok ödül aldığı ülkelerden birisi kuşkusuz Fransa'dır. 2011 yılında Fransa'da Legion d'honneur ödülüyle ödüllendirilen yazarın ayrıca ülkemizde 2008 yılında aldığı Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü ve 2013 yılında aldığı Krikor Naregatsi Nişanı başlıca göze çarpan yazarın 2013 yılında Norveç'te aldığı 'Bjornson Ödülü' önemli bir yer tutmaktadır. YAŞAR KEMAL SÖZLERİ * 'O iyi insanlar o güzel atlara binip çekip gittiler. * İnsan çürümedikçe şiir çürümez. * Hayat, umutsuzluktan umut yaratmaktır. * Dağın öte yüzü güneşe bakıyormuş çocuklar. De hadi davranın, Güneşle sohbetimiz var. Geç kalmayalım... * Kendimi bildim bileli zulüm görenlerle, hakkı yenenlerle, sömürülenlerle, acı çekenlerle, yoksullarla birlikteyim. * Ateşi yandıran kavdır. Demiri dövdüren tavdır. * Gülümse bitsin karanIık, Gülümse karamsarları şaşırt, Gülümse güller açsın yüzünde, Gülümsemenle yayılsın ışık, Dünyayı ısıtmasan da güneş gibi. * Belki bir yerlerde,bir köşelerde kuş alıp salıverecek kadar yüreği yufka birkaç insan kalmıştır,kim bilir belki. * Hep işe yüzeyinden bakmak, işte bu kötü. Neyi alırsak alalım elimize, derinine inmiyoruz. Derine gitmek bir çaba işidir. Dışta ne görürsek, ne gözümüze çarparsa, işte bu budur deyip işin içinden sıyrılıyoruz. * Çöplükler, şehirlerin tıpı tıpına aynasıdır. Bir şehir pisse, aşağılıksa, kalleşse, acımasızsa o şehrin çöplükleri bin misli daha pis kokar. Leş gibi... * Bir kimseden mi kaçıyorsun, bir düşman mı bekliyorsun, koy kulağını toprağa dinle. Karşı, uzak tepenin arkasından giden atın nal seslerini yanındaymış gibi duyarsın. * Dünyanın ucunda bir gül açmış, efil efil esen yele merhaba. Karanlığın sonu bir ulu şafak, sarp kayadan geçen yele merhaba. * Her bir şey onarılır, aşağılanmış, kendi gözünde kendini aşağılamış, dedikodu namussuzluğuna başvurmuş insanın çürümüşlüğü, kokuşmuşluğu onarılmaz. * Konuşan insan, öyle kolay kolay dertten ölmez. Bir insan konuşmayıpta içine gömüldü müydü, sonu felakettir. * Bir topIum, hoşgörüsü kadar güçIü, sağIam, hakIıdır. ZuImü kadar zaIim, zayıftır. IrkçıIık ise en korkunç hastaIıktır. * Dünya on binlerce çiçekIi bir küItür bahçesidir; her çiçeğin ayrı bir rengi ve kokusu vardır. Bir çiçeğin koparıIması bir rengin, bir kokunun yok oImasıdır. Tek diIe, tek renge kaImış bir dünya hapı yutmuştur. * Bizi düşünmeye alıştırmamışIar. Üstelik de düşünmeyelim diye ellerinden geIeni yapmışlar. Düşünmeye çalışanları da hep öldürmüşler. * İnsan, evrende gövdesi kadar değil, gönlü kadar yer kaplar. * Düşünmek en küçük anlamda, var olmak demektir. * İnsan, evrende gölgesi kadar değil, yüreği kadar yer kaplar. Haberler Kültür-Sanat Yaşar Kemal kimdir, nereli? Yaşar Kemal'in unutulmaz sözleri
yasar kemal in cukurovali kahramani