🫏 Müminun 97 98 Türkçe Okunuşu
MüminunSûresi: 29. Âyet. Okunuşu: "Rabbi enzilnî munzelen mubâraken ve ente hayrul munzilîn." Anlamı: “Ey Rabbim! Beni bereketli bir yere kondur. Sen konuk edenlerin en hayırlısısın.” Müminun Sûresi: 97-98. Âyetler. Okunuşu: "Rabbi eûzu bike min hemezâtiş şeyâtîn. Ve eûzu bike rabbi en yahdurûni."
Okunuşuverilen dört basamaklı sayıları yazalım. Beş bin iki yüz elli yedi: 5 257 Üç bin yüz doksan dört: 3 194 Bin altı yüz: 1 600 Beş Basamaklı Doğal Sayılar Beş basamaklı doğal sayılar beş rakam kullanılarak yazılır.
Tahrîm suresi okunuşu Arapça Türkçe okunuşu Tahrîm suresi anlamı meali Tahrîm suresi tefsiri Sûre, adını Hz. Peygamber’in, helâlolan bir şeyi kendisine haram kıldığından söz eden ve “Tahrîm Âyeti” diye adlandırılan birinci âyetten almıştır.
MüminunSuresi 29. Ayet. Okunuşu: “Rabbi enzilnî munzelen mubâraken ve ente hayrul munzilîn.” Anlamı: “Ey Rabbim! Beni bereketli bir yere kondur. Sen konuk edenlerin en hayırlısısın.” Müminun Suresi 97-98. Ayetler Müminun Suresi 97-98. Ayetler. Okunuşu: “Rabbi eûzu bike min hemezâtiş şeyâtîn.
DUA Ayetleri. İsrâ Suresi – 80. Ayet. Türkçe Okunuşu: Rabbi edhılnî müdhale sıdgın ve ehricnî mührace sıdgın vec’al lî min ledünke sultanen nasira (Bazı Arapça harflerin Türkçe’de karşılığı olmadığını hatırlatmak ister ve. İsrâ Suresi – 80. Ayet. Meryem Suresi – 4. Ayet. Türkçe Okunuşu: Rabbi inni
Onlarınyanımda bulunmalarından da sana sığınırım Rabbim! (97-98) Sen de ki: "Ya Rabbi! Şeytanların vesveselerinden, onların yanımda bulunmalarından Sana sığınırım!" "Ve sana (hakikatimdeki koruyucu Esma'na) sığınırım Rabbim, çevremde bulunmalarından.
Türkçedeışgın ya da ışgın otu adıyla kitap dilinde yaygındır ve halk dilinde de bu ve bunun varyasyonları ( ışkın, ıçgın, ıçkın, uçkun, uçgun, uşgun, uşkun, aşgın, aşkın, eşkin, eşgin) kullanılır [1]. Orta Türkçe dönemine ait Divânu Lügati't-Türk 'te «ışgun» ( اِشْغُنْ) biçiminde geçer ve
SYnn. Etiket müminun suresi türkçe okunuşu MÜ'MİNUN SURESİ Mü'minun süresinin; nüzül sebebi, konusu, fazileti, okunuşu ve meali.. 0 0 0 1 yıl önce onlinevaaz
kitabın indirilmesi, mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen, günahı bağışlayan, tövbeyi kabul eden, azabı ağır olan, lütuf sahibi Allah tarafındandır. O’ndan başka ilâh yoktur. Dönüş ancak O’ âyetleri hakkında inkâr edenlerden başkası tartışmaya girişmez. Onların şehirlerde gezip dolaşmaları seni önce Nûh’un kavmi ve onlardan sonra gelen topluluklar da yalanlamıştı. Her ümmet kendi peygamberini yakalayıp cezalandırmaya azmetmişti. Hakkı yok etmek için batıl şeyler ileri sürerek tartışmışlardı. Bu yüzden onları kıskıvrak yakaladım. Benim cezalandırmam nasılmış, gördüler! Rabbinin, inkâr edenler hakkındaki, “Onlar cehennemliklerdir” sözü gerçekleşmiş taşıyanlar ve onun çevresinde bulunanlar melekler Rablerini hamd ederek tespih ederler, O’na inanırlar ve inananlar için şöyle diyerek bağışlanma dilerler “Ey Rabbimiz! Senin rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O hâlde tövbe eden ve senin yoluna uyanları bağışla ve onları cehennem azâbından koru.”8.“Ey Rabbimiz! Onları da, onların babalarından, eşlerinden ve soylarından iyi olanları da, kendilerine vaad ettiğin Adn cennetlerine koy. Şüphesiz sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin.”9.“Onları kötülüklerden koru. Sen o gün kimi kötülüklerden korursan, ona rahmet etmiş olursun. İşte bu büyük edenler var ya, muhakkak onlara “Allah’ın size gazabı, sizin kendinize olan gazabınızdan daha büyüktür. Çünkü siz imana çağırılırdınız da inkâr ederdiniz” diye da şöyle derler “Ey Rabbimiz! Bizi iki defa öldürdün, iki defa da dirilttin. Günahlarımızı kabulleniyoruz. Şimdi bu ateşten bir çıkış yolu var mı?”12.“Bu, sizin tevhid çerçevesinde Allah’a çağrıldığında inkâr etmeniz, O’na ortak koşulduğunda ise inanmanız sebebiyledir. Artık hüküm yüce ve büyük Allah’a aittir.” size âyetlerini gösteren, sizin için gökten bir rızık indirendir. Ancak O’na yönelen, düşünüp ibret hâlde, kâfirlerin hoşuna gitmese de, siz dini Allah’a has kılarak O’na ibadet dereceleri hakkıyla yükseltendir, Arş’ın sahibidir. Buluşma günü hakkında insanları uyarmak için, irâdesiyle ilgili vahyi kullarından dilediğine, kendi gün onlar ortaya çıkarlar. Onların hiçbir şeyi Allah’a gizli kalmaz. Bugün mülk hükümranlık kimindir? Tek olan, her şeyi kudret ve hâkimiyeti altında tutan Allah’ herkese kazandığının karşılığı verilir. Bugün asla zulüm yoktur. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk olan gün konusunda onları uyar. O gün yürekler gam ve tasa ile dolu, sanki gırtlaklara dayanmıştır. Zalimlerin ne sıcak bir dostu, ne de sözü dinlenir bir şefaatçisi gözlerin hain bakışını ve kalplerin gizlediğini hak ve adâletle hükmeder. Allah’tan başka taptıkları ise hiçbir hükümde bulunamazlar. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden öncekilerin akıbetlerinin nasıl olduğuna bakmadılar mı? Onlar, kendilerinden daha güçlü ve yeryüzündeki eserleri daha üstündü. Böyle iken Allah, günahları sebebiyle onları yakaladı. Onları Allah’ın azabından koruyacak hiç kimse sebebi şu idi Peygamberleri onlara apaçık mucizeler getiriyorlardı da onlar inkâr ediyorlardı. Bu yüzden Allah da onları yakalayıverdi. Şüphesiz O, güçlüdür, cezası da çok ki biz Mûsâ’yı mucizelerimizle ve apaçık bir delille Firavun’a, Hâmân’a ve Kârûn’agönderdik. Onlar ise; “Bu çok yalancı bir sihirbazdır” onlara tarafımızdan gerçeği getirince, “Onunla beraber iman edenlerin oğullarını öldürün, kadınlarını sağ bırakın” dediler. Fakat kâfirlerin tuzağı hep boşa dedi ki “Bırakın beni, Mûsâ’yı öldüreyim. Faydası olacaksa Rabbini yardıma çağırsın! Çünkü ben onun, dininizi değiştireceğinden, yahut yeryüzünde bozgunculuk çıkaracağından korkuyorum.” da, “Ben, hesap gününe inanmayan her kibirliden, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah’a sığınırım” ailesinden, imanını gizlemekte olan mü’min bir adam şöyle dedi “Rabbim Allah’tır, dediği için bir adamı öldürecek misiniz? Hâlbuki o, size Rabbinizden apaçık mucizeler getirdi. Eğer yalancı ise, yalanı kendi aleyhinedir. Eğer doğru söylüyorsa, sizi tehdit ettiği şeylerin bir kısmı başınıza gelecektir. Şüphesiz Allah, aşırı giden, yalancılık eden kimseyi doğru yola eriştirmez.”29.“Ey kavmim! Bugün yeryüzüne hâkim kimseler olarak iktidar ve saltanat sizindir. Ama başımıza geldiğinde bizi, Allah’ın azabından kim kurtarır?” Firavun, “Ben size ancak kendi görüşümü bildiriyorum ve sizi ancak doğru yola götürüyorum” etmiş olan adam dedi ki “Ey kavmim! Şüphesiz ben, Nûh kavmi, Âd kavmi, Semûd kavmi ve onlardan sonra gelen toplulukların başına gelen olayların sizin de başınıza gelmesinden korkuyorum. Allah, kullarına asla zulmetmek istemez.”32,33.“Ey kavmim! Gerçekten sizin için, o bağrışıp çağrışma gününden, arkanıza dönüp kaçmaya çalışacağınız günden korkuyorum. O gün sizi, Allah’ın azabından kurtaracak kimse yoktur. Allah, kimi saptırırsa artık onu doğru yola iletecek de yoktur.” daha önce Yûsuf da size apaçık deliller getirmişti de, onun size getirdikleri hakkında şüphe edip durmuştunuz. Daha sonra o ölünce de, “Allah, ondan sonra aslâ peygamber göndermez” demiştiniz. İşte Allah, aşırı giden şüpheci kimseleri böyle kendilerine gelmiş hiçbir delil olmaksızın, Allah’ın âyetleri hakkında tartışan kimselerdir. Bu ise Allah katında ve iman edenler katında büyük öfke ve gazap gerektiren bir iştir. Allah, her kibirli zorbanın kalbini işte böyle dedi ki “Ey Hâmân! Bana yüksek bir kule yap, belki yollara, göklerin yollarına erişirim de Mûsâ’nın ilâhını görürüm! Çünkü ben, onun yalancı olduğuna inanıyorum.” Böylece Firavun’a yaptığı kötü iş süslü gösterildi ve doğru yoldan saptırıldı. Firavun’un tuzağı, tamamen sonuçsuz inanan kimse dedi ki “Ey kavmim! Bana uyun ki, sizi doğru yola ileteyim.”39.“Ey kavmim! Şüphesiz bu dünya hayatı ancak geçici bir yararlanmadır. Ahiret ise ebedî olarak kalınacak yerdir.”40.“Kim bir kötülük yaparsa, ancak onun kadar ceza görür. Kadın veya erkek, kim, mü’min olarak salih bir amel işlerse, işte onlar cennete girecek ve orada hesapsız olarak rızıklandırılacaklardır.”41.“Ey kavmim! Bu ne hâl? Ben sizi kurtuluşa çağırıyorum, siz ise beni ateşe çağırıyorsunuz.”42.“Siz beni Allah’ı inkâr etmeye ve hakkında hiçbir bilgim olmayan şeyleri O’na ortak koşmaya çağırıyorsunuz. Ben ise sizi mutlak güç sahibine, çok bağışlayana Allah’a çağırıyorum.”43.“Şüphe yok ki sizin beni tapmaya çağırdığınız şeyin ne dünya ne de ahiret konusunda hiçbir çağrısı yoktur. Kuşkusuz dönüşümüz Allah’adır. Şüphesiz, aşırı gidenler cehennemliklerin ta kendileridir.”44.“Size söylediklerimi hatırlayacaksınız. Ben işimi Allah’a havale ediyorum. Şüphesiz Allah, kullarını hakkıyla görendir.” onu, onların hilelerinin kötülüklerinden korudu. Firavun ailesini, azâbın en kötüsü bir ateş ki, onlar sabah-akşam ona sunulurlar. Kıyametin kopacağı günde de, “Firavun ailesini azabın en şiddetlisine sokun” içinde birbirleriyle tartışırlarken, zayıf olanlar, büyüklük taslayanlara, “Biz size uymuş kimselerdik. Şimdi şu ateşin bir kısmını üzerimizden kaldırabilir misiniz?” taslayanlar ise şöyle derler “Biz hepimiz ateşin içindeyiz. Şüphesiz Allah, kullar arasında böyle hüküm vermiştir.” olanlar cehennem bekçilerine, “Rabbinize yalvarın da hiç değilse bir gün bizden azabı hafifletsin” bekçileri derler ki “Size peygamberleriniz açık mucizeler getirmemiş miydi?” Onlar, “Evet, getirmişti” derler. Bekçiler, “Öyleyse kendiniz yalvarın” derler. Şüphesiz kâfirlerin duası ki, peygamberlerimize ve iman edenlere dünya hayatında ve şahitlerin şahitlik edecekleri günde yardım gün zalimlere, mazeretleri fayda vermez. Lânet de onlaradır, kötü yurt da biz Mûsâ’ya hidayet verdik. İsrailoğulları’na da, akıl sahipleri için bir öğüt ve doğruluk rehberi olarak o kitabı Tevrat’ı miras Muhammed! Sabret. Allah’ın va’di şüphesiz gerçektir. Günahının bağışlanmasını iste. Akşam-sabah Rabbini hamd ederek tespih âyetleri hakkında, kendilerine gelmiş bir delilleri olmaksızın tartışanlar var ya, onların kalplerinde ancak bir büyüklük taslama vardır. Onlar, tasladıkları büyüklüğe asla ulaşmazlar. Sen Allah’a sığın. Şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla göklerin ve yerin yaratılması, insanların yaratılmasından daha büyük bir şeydir. Fakat insanların çoğu ile gören, iman edip salih ameller işleyenler ile kötülük yapan bir değildir. Siz pek az günü mutlaka gelecektir, bunda hiç şüphe yoktur. Fakat insanların çoğu buna şöyle dedi “Bana dua edin, duânıza cevap vereyim. Bana kulluk etmeyi kibirlerine yediremeyenler aşağılanmış bir hâlde cehenneme gireceklerdir.” içinde rahat edesiniz diye geceyi ve her şeyi gösterici aydınlık olarak da gündüzü yaratandır. Şüphesiz Allah, insanlara karşı sonsuz iyilik sahibidir, fakat insanların çoğu her şeyin yaratıcısı olan Rabbiniz Allah! O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Durum bu iken nasıl oluyor da haktan döndürülüyorsunuz? âyetlerini inkâr etmekte olanlar, işte böyle yeryüzünü sizin için karar kılma yeri, göğü de binâ yapan; size şekil verip de şekillerinizi güzel kılan ve sizi temiz şeylerle rızıklandırandır. İşte Rabbiniz Allah! Âlemlerin Rabbi Allah ne yücedir! diridir. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde sadece Allah’a itaat ederek samimi olarak O’na ibadet edin. Hamd, âlemlerin Rabbine ki “Rabbimden bana apaçık deliller gelince, Allah’ı bırakıp da taptıklarınıza tapmam bana yasaklandı ve bana, âlemlerin Rabbine teslim olmam emredildi.” sizi önce topraktan, sonra az bir sudan meniden, sonra “alaka”dan yaratan, sonra sizi ana rahminden çocuk olarak çıkaran, sonra olgunluk çağına ulaşmanız, sonra da ihtiyarlamanız için sizi yaşatandır. İçinizden önceden ölenler de vardır. Allah bunları, belli bir zamana erişmeniz ve düşünüp akıl erdirmeniz için yaşatan ve öldürendir. Bir şeye karar verdiğinde, ona sadece “ol” der, o da âyetleri hakkında tartışanları görmedin mi? Nasıl da döndürülüyorlar? kitabı Kur’an’ı ve elçilerimize gönderdiklerimizi yalanlayanlardır. Onlar zaman onlar, boyunlarında demir halkalar ve zincirler olduğu hâlde kaynar suda sürüklenecekler, sonra da ateşte onlara, “Allah’ı bırakıp da ortak koştuklarınız nerede?” denilir. Onlar da, “Yüzüstü bırakıp bizden uzaklaştılar. Hayır, demek ki, biz önceleri hiçbir şeye tapmıyormuşuz, taptıklarımız bir hiçmiş” derler. İşte Allah, inkârcıları böyle sizin yeryüzünde haksız yere şımarmanızdan ve böbürlenmenizden “Ebedî kalmak üzere cehennem kapılarından girin. Büyüklük taslayanların yeri ne kötüdür!” denir. sabret! Şüphesiz Allah’ın verdiği söz gerçektir. Onları tehdit ettiğimiz azâbın bir kısmını sana göstersek de ya da göstermeden önce seni vefât ettirsek de, sonunda onlar bize senden önce de peygamberler gönderdik. Onlardan sana anlattıklarımız da var, anlatmadıklarımız da var. Hiçbir peygamber, Allah’ın izni olmadan bir mûcize getiremez. Allah’ın emri gelince de hak yerine getirilir. İşte o zaman bunu batıl sayanlar hüsrana bir kısmına binesiniz, bir kısmını da yiyesiniz diye sizin için hayvanları sizin için daha birçok faydalar da vardır. Gönüllerinizdeki ihtiyaçlara kendileri üzerinden ulaşasınız diye onları yaratmıştır. Onlarla ve gemilerle size âyetlerini gösteriyor. Allah’ın hangi âyetlerini inkâr edersiniz? yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden önce gelenlerin akıbetlerinin nasıl olduğuna bakmadılar mı? Onlar kendilerinden daha çok, daha güçlü ve onların yeryüzündeki eserleri daha üstündü. Fakat kazanmakta oldukları şeyler onlara bir fayda onlara apaçık deliller getirince, sahip oldukları bilgi ile şımardılar ve onları alaya aldılar. Sonunda alaya almakta oldukları şey kendilerini gördükleri zaman, “Yalnız Allah’a inandık; O’na ortak koşmakta olduğumuz şeyleri inkâr ettik” azâbımızı gördükleri zaman inanmaları, kendilerine fayda vermedi. Bu, Allah’ın kulları hakkında eskiden beri yürürlükte olan kanunudur. İşte orada inkârcılar hüsrana SURESİ FAZİLETİ ve SIRLARIHadîs-i şerîflerde buyuruldu ki“Herşeyin bir özü vardır. Kur'ânın özü ise, "Hâ mîm"lerdir.”“Her kim Âyet-el kürsî ve Mü'min sûresini okursa, o gün içerisinde bütün fenâlıklardan muhâfaza olunur.”
Müminun Suresi, Mekke döneminde inen surelerden birisidir. 118 ayetten oluşan sure, adını ilk ayetinde çeken elMü’minûn’ kelimesinden almıştır. Müminler’ anlamına gelen bu kelime müşriklere uyarı niteliği taşımaktadır. İçerisinde iman edenlerin zafere ulaşacağından, kötülüklerin ceza bulacağından bahsedilmektedir. Peki, Müminun suresinin anlamı nedir? Müminun suresinin faziletleri nelerdir? İşte Müminun suresi Arapça ve Türkçe okunuşu... Müminun suresi, Mushaf sıralamasına göre yirmi üç, iniş sırasına göreyse yetmiş dördüncü suredir. Enbiya suresinden sonra gelen Müminun suresi, Mekke döneminde indirilen surelerden birisidir. Anlatılanlara göre surenin adı ilk ayette geçen elMü’minun’ kelimesinden gelmektedir. İnananlar’ anlamına gelen bu kelime inancı tam olan kişilerin mükafatlandırılırken inancı olmayan ve Allah’a şirk koşan kişilerin ise cezalandırılacağından bahseder. Peki, Müminun suresini okumanın faziletleri nelerdir? İşte Müminun suresinin faziletleri… MÜMİNUN SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU 1. Mü'minler gerçekten kurtuluşa ermişlerdir. 2. Onlar ki, namazlarında derin saygı içindedirler. 3. Onlar ki, faydasız işlerden ve boş sözlerden yüz çevirirler. 4. Onlar ki, zekatı öderler. 5. Onlar ki, ırzlarını korurlar. 6. Ancak eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri bunun dışındadır. Onlarla ilişkilerinden dolayı kınanmazlar. 7. Kim bunun ötesine geçmek isterse, işte onlar haddi aşanlardır. 8. Yine onlar ki, emanetlerine ve verdikleri sözlere riâyet ederler. 9. Onlar ki, namazlarını kılmağa devam ederler. 10. İşte bunlar varis olanların ta kendileridir. 11. Onlar Firdevs cennetlerine varis olurlar. Onlar orada ebedî kalacaklardır. 12. Andolsun, biz insanı, çamurdan süzülmüş bir özden yarattık. 13. Sonra onu az bir su meni halinde sağlam bir karargaha ana rahmine yerleştirdik. 14. Sonra bu az suyu "alaka" haline getirdik. Alakayı da "mudga" 2yaptık. Bu "mudga"yı da kemiklere dönüştürdük ve bu kemiklere de et giydirdik. Nihayet onu bambaşka bir yaratık olarak ortaya çıkardık. Yaratanların en güzeli olan Allah'ın şânı ne yücedir! 15. Sonra ey insanlar siz bunun ardından muhakkak öleceksiniz. 16. Sonra yine muhakkak siz, kıyamet gününde tekrar diriltileceksiniz. 17. Andolsun, biz sizin üzerinizde yedi yol Biz yarattıklarımızdan habersiz değiliz. 18. Biz gökten belli bir ölçüde su indirdik de faydalanmanız için onu yeryüzünde tuttuk. Bizim onu tamamen gidermeye de muhakkak gücümüz yeter. 19. Onunla sizin için hurma bahçeleri ve üzüm bağları meydana getirdik. Bu bağ ve bahçelerde sizin için pek çok meyveler vardır ve siz onlardan yiyorsunuz. 20. Yine o su ile Sîna dağında biten bir ağaç zeytin ağacı yarattık ki hem yağ, hem de yiyenlere katık verir. 21. Hayvanlarda sizin için elbette bir ibret vardır. Onların içlerindeki sütten size içiririz. Onlarda sizin için daha birçok faydalar da vardır ve onlardan yersiniz de. 22. Onların üzerinde ve gemilerde taşınırsınız. 23. Andolsun biz, Nûh'u kendi kavmine peygamber olarak gönderdik de, "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin ondan başka hiçbir ilahınız yoktur. Allah'a karşı gelmekten hâlâ sakınmaz mısınız?" dedi. 24. Bunun üzerine kendi kavminden inkar eden ileri gelenler şöyle dediler "Bu ancak sizin gibi bir beşerdir, size üstünlük taslamak istiyor. Eğer Allah dileseydi bir melek gönderirdi. Biz önceki atalarımızdan böyle bir şey duymadık." 25. "Bu, ancak cinnet getirmiş bir adamdır. Öyle ise bir müddet onu gözetleyiniz." 26. Nûh, "Rabbim! Beni yalanlamalarına karşı bana yardım et!" dedi. 27. Bunun üzerine Nûh'a, "Bizim gözetimimiz altında ve vahyimize göre o gemiyi yap" diye vahyettik. "Bizim emrimiz gelip de tandır kaynamaya başlayınca, sular coşup taştığında Nûh'a dedik ki "Her cins canlıdan erkekli dişili birer çift, bir de kendileri aleyhinde daha önce hüküm verilmiş olanlardan başka aileni gemiye al ve zulmeden kimseler hakkında bana hiç yalvarma! Şüphesiz onlar suda boğulacaklardır." 28. Sen ve beraberindeki kimseler gemiye bindiğiniz zaman "Bizi zalim kavmin elinden kurtaran Allah'a hamd olsun" de. 29. Yine de ki "Ey Rabbim! Beni bereketli bir yere kondur. Sen konuk edenlerin en hayırlısısın." 30. Şüphesiz bu olayda ibretler vardır. Biz gerçekten kullarımızı imtihan ederiz. 31. Sonra onların Nûh kavminin ardından başka bir nesil yarattık. 32. Onlara, kendilerinden, "Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka hiçbir ilahınız yoktur, hâlâ O'na karşı gelmekten sakınmaz mısınız?" diye öğüt veren bir peygamber gönderdik. 33. O peygamberin kavminden, Allah'ı inkar eden, ahireti yalanlayan ve bizim dünya hayatında kendilerine bol bol nimet verdiğimiz ileri gelenler şöyle dediler "O da ancak sizin gibi bir insandır. Sizin yediğiniz şeylerden yiyor, içtiğiniz şeylerden içiyor." 34. "Andolsun, kendiniz gibi bir beşere itaat ederseniz mutlaka ziyana uğrarsınız." 35. "O, öldüğünüz, toprak ve kemik haline geldiğiniz zaman sizin tekrar mutlaka diriltilip çıkarılacağınızı mı vaad ediyor?" 36. "Halbuki bu size vaad olunan şey, ne kadar da uzak!" 37. "Hayat, bu dünya hayatından ibarettir. Ölürüz ve yaşarız. Biz tekrar diriltilecek değiliz." 38. "Bu, Allah'a karşı yalan uyduran bir kimseden başkası değildir. Biz ona inanmayız." 39. O peygamber, "Ey Rabbim! Yalanlamalarına karşı bana yardım et!" dedi. 40. Allah, "Yakın zamanda mutlaka pişman olacaklardır!" dedi. 41. Derken onları o korkunç ses kaçınılmaz olarak kıskıvrak yakalayıverdi de kendilerini çör-çöp yığını haline getirdik. Zalimler topluluğu Allah'ın rahmetinden uzak olsun! 42. Sonra bunların arkalarından başka nesiller yarattık. 43. Hiçbir ümmet, kendi ecelinin önüne geçemez, onu geciktiremez de. 44. Sonra arka arkaya peygamberlerimizi gönderdik. Her ümmete kendi peygamberi geldikçe onu yalanladılar. Biz de onları birbiri ardından helak ettik ve onları birer ibretli hikaye yaptık. Artık inanmayan bir kavim Allah'ın rahmetinden uzak olsun! 45, 46. Sonra Mûsâ ve kardeşi Hârûn'u mucizelerimizle ve apaçık bir delille Firavun ve ileri gelenlerine peygamber olarak gönderdik de onlar büyüklük tasladılar ve kendilerini büyük görüp böbürlenen bir topluluk oldular. 47. Bu yüzden, "Kavimleri bize kul köle iken, bizim gibi iki insana mı inanacağız" dediler. 48. Böylece ikisini de yalanladılar, bu yüzden de helak edilenlerden oldular. 49. Andolsun, hidayete ersinler diye Mûsâ'ya Kitabı Tevrat'ı verdik. 50. Meryem oğlu İsa'yı ve annesini büyük bir mucize kıldık ve her ikisini de oturmaya elverişli, akarsulu yüksek bir yere yerleştirdik. 51. Ey peygamberler! Temiz şeylerden yiyiniz ve iyi ameller işleyiniz. Doğrusu ben, sizin yaptığınız şeyleri tamamen bilirim. 52. Şüphesiz bu İslâm tek bir din olarak sizin dininizdir. Ben de Rabbinizim. Öyle ise bana karşı gelmekten sakının. 53. İnsanlar ise, din işlerini kendi aralarında parça parça ettiler. Her grup kendinde bulunan ile sevinmektedir. 54. Ey Muhammed! Sen onları bir zamana kadar, gaflet ve şaşkınlıklarıyla baş başa bırak! 55, 56. Kendilerine bol bol verdiğimiz mal ve evlatla onların iyiliğine koştuğumuzu mu sanıyorlar? Hayır onlar farkına varmıyorlar! 57. Rablerinin azametinden korkup titreyenler, 58. Rablerinin âyetlerine inananlar, 59. Rablerine ortak koşmayanlar, 60. Rabblerine dönecekleri için verdiklerini kalpleri ürpererek verenler, 61. İşte bunlar hayır işlerine koşuşurlar ve o uğurda öne geçerler. 62. Biz hiçbir kimseye gücünün yettiğinden fazla yük yüklemeyiz. Katımızda hakkı söyleyen bir kitab vardır. Onlar zulme, haksızlığa uğratılmazlar. 63. Ancak kafirlerin kalbleri bu Kur'an'a karşı bir gaflet içindedir. Onların bundan başka yapageldikleri birtakım kötü işleri de vardır. 64. Nihayet refah ve bolluk içinde olanlarını azapla kıskıvrak yakaladığımız zaman, bakmışsın ki feryat edip duruyorlar 65. Boşuna feryat edip durmayın bugün. Zira bizden yardım görmeyeceksiniz. 66, 67. Çünkü âyetlerim size okunurdu da siz buna karşı büyüklük taslayarak arkanızı döner geceleyin toplanıp hezeyanlar savururdunuz. 68. Onlar bu sözü Kur'an'ı hiç düşünmediler mi? Yoksa kendilerine, önceki atalarına gelmeyen bir şey mi geldi? 69. Ya da onlar henüz kendi peygamberlerini tanımadılar da o yüzden mi onu inkar ediyorlar? 70. Yoksa "O cinnet getirmiş" mi diyorlar? Hayır o, onlara hakkı getirdi. Halbuki onların pek çoğu haktan hoşlanmamaktadırlar. 71. Eğer hak onların arzularına uysaydı gökler ile yer ve onlarda bulunanlar elbette bozulur giderdi. Hayır, biz onlara şereflerini Kur'an'ı getirdik. Onlar ise bu şereflerinden yüz çeviriyorlar. 72. Ey Muhammed! Yoksa sen onlardan bir vergi mi istiyorsun da inanmıyorlar? Rabbinin vergisi daha hayırlıdır. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır. 73. Şüphesiz sen onları doğru bir yola çağırıyorsun. 74. Fakat ahirete inanmayanlar, ısrarla bu yoldan çıkmaktadırlar. 75. Biz onlara merhamet edip başlarına gelen zararı giderseydik yine de azgınlıkları içinde bocalayıp kalırlardı. 76. Andolsun, biz onları azap ile kıskıvrak yakaladık da yine Rablerine boyun eğmediler ve ona yalvarıp yakarmadılar. 77. Sonunda onlara şiddetli bir azap kapısı açtığımızda bir de bakarsın onun içinde ümitsizliğe düşüvereceklerdir. 78. Halbuki O, sizin için kulakları, gözleri ve gönülleri yaratandır. Ne kadar az şükrediyorsunuz! 79. O, sizi yeryüzünde yaratıp türetendir. Sadece O'nun huzurunda toplanacaksınız. 80. O, diriltendir, öldürendir. Gece ile gündüzün birbirini takib etmesi de O'na aittir. Hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz? 81. Hayır onlar, öncekilerin söyledikleri sözler gibi sözler ettiler. 82. Dediler ki "Gerçekten biz, ölüp bir toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra mı tekrar diriltileceğiz?" 83. Andolsun, biz de bizden önce atalarımız da bununla tehdit edildik. Bu öncekilerin uydurduğu masallardan başka bir şey değildir. 84. De ki "Eğer biliyorsanız söyleyin Yer ve yerde bulunanlar kime aittir?" 85. Allah'ındır" diyecekler. "Öyle ise siz hiç düşünüp öğüt almaz mısınız?" de. 86. De ki "Yedi kat göklerin Rabbi, büyük Arş'ın Rabbi kimdir?" 87. ."Allah'ındır" diyecekler. "Öyle ise ona karşı gelmekten sakınmaz mısınız?" de. 88. De ki "Eğer biliyorsanız söyleyin Her şeyin hükümranlığı elinde olan, kendisi koruyan, kendisine karşı korunulamaz olan kimdir?" 89. "Allah'ındır" diyecekler. "Öyle ise nasıl aldanıyorsunuz?" de. 90. Hayır, biz onlara gerçeği getirdik, fakat onlar kesinlikle yalancıdırlar. 91, 92. Allah hiçbir çocuk edinmemiştir. Onunla birlikte başka hiçbir ilah yoktur. Öyle olsaydı her ilah kendi yarattığını alır götürür ve mutlaka birbirlerine üstün gelmeye çalışırlardı. Gaybı da, görülen âlemi de bilen Allah, onların yakıştırdığı nitelemelerden uzaktır. Onların koştukları ortaklardan çok yücedir. 93, 94. De ki "Ey Rabbim! Onlara yöneltilen tehditleri bana mutlaka göstereceksen, beni o zalim milletin içinde bulundurma." 95. Bizim onlara yönelttiğimiz tehditleri sana göstermeye elbette gücümüz yeter. 96. Kötülüğü, en güzel olan şeyle uzaklaştır. Biz onların yakıştırmakta oldukları şeyleri daha iyi biliriz. 97. De ki "Ey Rabbim! Şeytanların vesveselerinden sana sığınırım." 98. "Ey Rabbim! Onların benim yanımda bulunmalarından da sana sığınırım." 99, 100. Nihayet onlardan birine ölüm gelince, "Rabbim! Beni dünyaya geri gönderiniz ki, terk ettiğim dünyada salih bir amel yapayım" der. Hayır! Bu sadece onun söylediği boş bir sözden ibarettir. Onların arkasında, tekrar dirilecekleri güne kadar devam edecek, dönmelerine engel bir perde berzah vardır. 101. Sûr'a üfürüldüğü zaman, işte o gün ne aralarında soy-sop yakınlığı kalacak, ne de birbirlerini arayıp soracaklardır. 102. Artık kimin tartıları ağır gelirse, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. 103. Kimlerin de tartıları hafif gelirse, işte onlar da kendilerini ziyana uğratanların ta kendileridir. Onlar cehennemde ebedi kalacaklardır. 104. Ateş yüzlerini yalar ve onlar orada sırıtır kalırlar. 105. Allah, "Âyetlerim size okunuyordu da siz onları yalanlıyordunuz, değil mi?" der. 106. Onlar da şöyle derler "Ey Rabbimiz! Biz azgınlığımıza yenik düştük ve sapık bir toplum olduk." 107. "Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar. Eğer tekrar günaha dönersek şüphesiz kendimize zulmetmiş oluruz." 108. Allah, "Aşağılık içinde kalın orada, artık benimle konuşmayın!" der. 109. Kullarımdan, "Ey Rabbimiz! Biz inandık, bizi bağışla, bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın" diyen bir grup var idi. 110. Siz ise onlarla alay ediyordunuz. O kadar ki onlar size beni anmayı unutturdu. Onlara hep gülüyordunuz. 111. Sabretmiş olmaları sebebiyle, bugün ben onları mükafatlandırdım. Şüphesiz onlar başarıya erenlerin ta kendileridir. 112. Allah inkarcılara "Yeryüzünde kaç sene kaldınız?" diye sorar. 113. Onlar, "Bir gün, ya da bir günden daha az bir süre kaldık. Hesap tutanlara sor" derler. 114. Allah şöyle der "Çok az bir zaman kaldınız. Keşke bunu daha önce bilmiş olsaydınız." 115. "Sizi boşuna yarattığımızı ve bize tekrar döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?" 116. Gerçek hükümdar olan Allah yücedir. Ondan başka hiç ilah yoktur. O şerefli ve yüce arşın Rabbidir. 117. Kim, hakkında hiçbir delili olmadığı halde Allah ile birlikte başka bir ilaha taparsa, onun hesabı ancak Rabbi katındadır. Şüphesiz kâfirler asla kurtuluşa eremezler. 118. De ki "Rabbim! Bağışla, merhamet et. Çünkü sen merhamet edenlerin en hayırlısısın!"MÜMİNUN SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU 1. Kad eflehal mü'minun 2. Ellezıne hüm fı salatihim haşiun 3. Vellezıne hüm anil lağvi mu'ridun 4. Vellezıne hüm liz zekati faılun 5. Vellezıne hüm li fürucihim hafizun 6. İlla ala ezvacihim ev ma meleket eymanühüm fe innehüm ğayru melumın 7. Fe menibteğa verae zalike fe ülaike hümül adun 8. Vellezıne hüm li emanatihim ve ahdihim raun 9. Vellezıne hüm ala salevatihim yühafizun 10. Ülaike hümül varisun 11. Ellezıne yerisunel firdevs hüm fıha halidun 12. Ve le kad halaknel insane min sülaletim min tıyn 13. Sümme cealnahü nutfeten fı kararim mekın 14. Sümme halaknen nutfete alekaten fe halaknel alekate mudğaten fe halaknel mudğate ızamen fe kesevnel ızame lahmen sümme enşe'nahü halkan ahar fe tebarakellahü ahsenül halikıyn 15. Sümme inneküm ba'de zalike le meyyitun 16. Sümme inneküm yevmel kıyameti tüb'asun 17. Ve le kad halakna fevkaküm seb'a taraika ve ma künna anil halkı ğafilın 18. Ve enzelna mines semai maem bi kaderin fe eskennahü fil erdı ve inna ala zehabim bihı le kadirun 19. Fe enşe'na leküm bihı cennatim min nehıyliv ve a'nab leküm fıha fevakihü kesıratüv ve minha te'külun 20. Ve şeceraten tahrucü min turi seynae tembütü bid dühni ve sıbğil lil akilın 21. Ve inne leküm fil en'ami le ıbrah nüskıyküm mimma fı bütuniha ve leküm fıha menafiu kesıratüv ve minha te'külun 22. Ve aleyha ve alel fülki tuhmelun 23. Ve le kad erselna nuhan ila kavmihı fe kale ya kavmı'büdüllahe mal leküm min ilahin ğayruh e fe la tettekun 24. Fe kalel meleüllezıne keferu min kavmihı ma haza illa beşerum mislüküm yürıdü ey yetefeddale aleyküm ve lev şaellahü le enzele melaikeh ma semı'na bi haza fı abainel evvelın 25. İn hüve illa racülüm bihı cinnetün fe terabbesu bihı hatta hıyn 26. Kale rabbinsurnı bima kezzebun 27. Fe evhayna ileyhi enisnaıl fülke bi a'yünina ve vahyina fe iza cae emruna ve farat tennuru feslük fıha min küllin zevceynisneyni ve ehleke illa men sebeka aleyhil kavlü minhüm ve la tühatıbnı fillezıne zalemu innehüm muğrakun 28. Fe izesteveyte ente ve mem meake alel fülki fe kulil hamdü lillahillezı neccana minel kavmiz zalimın 29. Ve kur rabbi enzilnı münzelem mübarakev ve ente hayrul münzilın 30. İnne fı zalike le ayativ ve in künna le mübtelın 31. Sümme enşe'na mim ba'dihim karnen aharın 32. Fe erselna fıhim rasulem minhüm enı'büdüllahe ma leküm min ilahin ğayruh e fe la tettekun 33. Ve kalel meleü min kavmihillezıne keferu ve kezzebu bi likail ahırati ve etrafnahüm fil hayatid dünya ma haza illa beşerum mislüküm ye'külü mimma te'külune minhü ve yeşrabü mimma teşrabun 34. Ve lein eta'tüm beşeram misleküm inneküm izel lehasirun 35. E yeıdüküm enneküm iza mittüm ve küntüm türabev ve ızamen enneküm muhracun 36. Heyhate heyhate lima tuadun 37. İn hiye illa hayatüned dünya nemutü ve nahya ve ma nahnü bi meb'usın 38. İn hüve illa racülüniftera alellahi kezibev ve ma nahnü lehu bi mü'minın 39. Kale rabbinsurnı bima kezzebun 40. Kale amma kalılil le yusbihunne nadimın 41. Fe ehazethümüs sayhatü bil hakkı fe cealnahüm ğussa fe bu'del lil kavmiz zalimın 42. Sümme enşe'na mim ba'dihim kurunen aharın 43. Ma tesbiku min ümmetin eceleha ve ma yeste'hırun 44. Sümme erselna rusülena tetra küllema cae ümmeter rasulüha kezzebuhü fe etba'na ba'dahüm ba'dav ve cealnahüm ehadıs fe bu'del li kavmil la yü'minun 45. Sümme erselna musa ve ehahü harune bi ayatina ve sültanim mübın 46. İla fir'avne ve meleihı festekberu ve kanu kavmen alın 47. Fe kalu enü'minü li beşerayni mislina ve kavmühüma lena abidun 48. Fe kezzebuhüma fe kanu minel mühlekın 49. Ve le kad ateyna musel kitabe leallehüm yehtedun 50. Ve cealnebne meryeme ve ümmehu ayetev ve aveynahüma ila rabvetin zati karariv ve meıyn 51. Ya eyyüher rusülü külu minet tayyibati va'melu saliha innı bima ta'melune alım 52. Ve inne hazihı ümmetüküm ümmetev vahıdetev ve ene rabbüküm fettekun 53. Fetekkatau emrahüm beynehüm zübüra küllü hızbim bima ledeyhim ferihun 54. Fezerhüm fı ğamratihim hatta hıyn 55. E yahsebune ennema nümiddühüm bihı mim maliv ve benın 56. Nüsariu lehüm fil hayrat bel la yeş'urun 57. İnnellezıne hüm min haşyeti rabbihim müşfikun 58. Vellezıne hüm bi ayati rabbihim yü'minun 59. Vellezıne hüm bi rabbihim la yüşrikun 60. Vellezıne yü'tune ma atev ve kulubühüm veciletün ennehüm ila rabbihim raciun 61. Ülaike yüsariune fil hayrati ve hüm leha sabikun 62. Ve la nükellifü nefsen illa vüs'aha ve ledeyna kitabüy yentıku bil hakkı ve hüm la yuzlemun 63. Vel kulubühüm fı ğamratim min haza ve lehüm a'malüm min duni zalike hüm leha amilun 64. Hatta iza ehazna mütrafıhim bil azabi iza hüm yec'erun 65. La tec'erul yevme inneküm minna la tünsarun 66. Kad kanet ayatı tütla aleyküm fe küntüm ala a'kabiküm tenkisun 67. Müstekbirıne bihı samiran tehcürun 68. E fe lem yeddebberul kavle em caehüm ma lem ye'ti abaehümül evvelın 69. Em lem ya'rifu rasulehüm fe hüm lehu münkirun 70. Em yekulune bihı cinneh bel caehüm bil hakkı ve ekseruhüm lil hakkı karihun 71. Ve levittebeal hakku ehvaehüm le fesedetis semavatü vel erdu ve men fıhinn bel eteynahüm bi zekrihim fe hüm an zikrihim mu'ridun 72. Em tes'elühüm harcen fe haracü rabbike hayruv ve hüve hayrur razikıyn 73. Ve inneke le ted'uhüm ila sıratım müstekıym 74. Ve innellezıne la yü'minune bil ahırati anis sıratı lenakibun 75. Ve lev rahımnahüm ve keşefna ma bihim min durril leleccu fı tuğyanihim ya'mehun 76. Ve le kad ehaznahüm bil azabi fe mestekanu li rabbihim ve ma yetedarraun 77. Hatta iza fetahna aleyhim baben za azabin şedıdin iza hüm fıhi müblisun 78. Ve hüvellezı enşee lekümüs sem'a vel ebsara vel ef'ideh kalılem ma teşkürun 79. Ve hüvellezı zeraeküm fil erdı ve ileyhi tuhşerun 80. Ve hüvellezı yuhyı ve yümiytü ve lehuhtilafül leyli ven nehar e fe la ta'kılun 81. Bel kalu misle ma kalel evvelun 82. Kalu e iza mitna ve künna türabev ve ızamen e inna le meb'usun 83. Le kad vüıdna nahnü ve abaüna haza min kablü in haza illa esatıyrul evvelın 84. Kul li menil erdu ve men fıha in küntüm ta'lemun 85. Seyekulune lillah kul efela tezekkerun 86. Kul mer rabbüs semavatis seb'ı ve rabbul arşil azıym 87. Seyekulune lillah kul e fe la tettekun 88. Kul mem bi yedihı melekutü külli şey'iv ve hüve yuciru ve la yücaru aleyhi in küntüm ta'lemun 89. Seyekulune lillah kul fe enna tüsharu 90. Bel eteynüham bil hakkı ve innehüm le kazibun 91. Mettehazellahü miv velediv ve ma kane meahu min ilahin izel le zehebe küllü ilahüm bima haleka ve leala ba'duhüm ala ba'd sübhanellahi amma yasıfun 92. Alimil ğaybi veş şehadeti fe teala amma yüşrikun 93. Kur rabbi imma türiyennı ma yuadun 94. Rabbi fe la tec'alnı fil kavmiz zalimın 95. Ve inna ala en nüriyeke ma neıdühüm lekadirun 96. İdfa' billetı hiye ahsenüs seyyieh nahnü a'lemü bi ma yasıfun 97. Ve kur rabbi euzü bike min hemezatiş şeyatıyn 98. Ve euzü bike rabbi ey yahdurun 99. Hatta iza cae ehadehümül mevtü kale rabbirciun 100. Leallı a'melü salihan fıma teraktü kella inneha kelimetün hüve kailüha ve miv veraihim berzehun ila yevmi yüb'asun 101. Fe iza nüfiha fis suri fe la ensabe beynehüm yevmeiziv ve la yetesaelun 102. Fe men sekulet mevazinühu fe ülaike hümül müflihun 103. Ve men haffet mevazınühu fe ülaikellezıne hasiru enfüsehüm fı cehenneme halidun 104. Telfehu vücuhehümün naru ve hüm fıha kalihun 105. E lem tekün ayatı tütla aleyküm fe küntüm biha tükezzibun 106. Kalu rabbena ğalebet aleyna şıkvetüna ve künna kavmen dallın 107. Rabbena ahricna minha fe in udna fe inna zalimun 108. Kalahşeu fıha ve la tükellimun 109. İnnehu kane ferıkum min ıbadı yekulune rabbena amenna fağfir lena varhamna ve ente hayrur rahımın 110. Fettehaz tümuhüm sıhriyyen hatta ensevküm zikrı ve küntüm minhüm tadhakun 111. İnnı cezeytühümül yevme bima saberu ennehüm hümül faizun 112. Kale kem lebistüm fil erdı adede sinın 113. Kalu lebisna yevmen ev ba'da yevmin fes'elil addın 114. Kale il lebistüm illa kalılel lev enneküm küntüm ta'lemun 115. E fe hasibtüm ennema halaknaküm abesev ve enneküm ileyna la türceun 116. Fe teallellahül melikül hakk la ilahe illa hu rabbül arşil kerım 117. Ve mey yed'u meallahi ilahen ahara la bürhane lehu bihı fe innema hısabühu ınde rabbih innehu la yüflihul kafirun 118. Ve kur rabbığfir verham ve ente hayrur rahımınMÜ'MİNÛN SURESİ TEFSİRİ Diyanet İşleri Başkanlığı’nın açıklamasına göre Mü’minûn suresinin tefsiri; Bu bölümdeki on bir âyette İslâm’ın ibadet ve ahlâk alanlarında vazgeçilmez saydığı ilkelerin yanı sıra mümin kavramının içeriği özetlenmekte, kadın olsun erkek olsun “Ben müminim, müslümanım” diyen her insanın, bu ifadesinin anlamlı hale gelebilmesi için kendisinden beklenen yaşama modeli ortaya konmaktadır. Sûrenin ileriki âyetlerinde âhireti inkâr edenlerin iddiaları geniş olarak ortaya konup bunların eleştirildiği dikkate alındığında buradaki “kurtuluş”un öncelikle âhiret kurtuluşu ve esenliği olduğu anlaşılır. Nitekim 11. âyet ile yukarıda sûrenin fazileti dolayısıyla aktardığımız hadisteki “... Kim bu âyetlerin gereğini yaparsa cennete girecektir” ifadesi de bunu göstermektedir. Ayrıca doğru inanç ve düzgün yaşayışın sadece âhiret için değil aynı zamanda dünya mutluluğu ve esenliği için de gerekli olduğunu gerek naklî deliller gerekse insanlığın tecrübesi gösterdiğine göre bu âyetlerin dünyadaki kurtuluşun bir reçetesini verdiği de muhakkaktır. Müminun suresinin tefsiri Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yukarıdaki gibi açıklanmıştır.
Bayraktar Bayraklı Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur'an Meali"Tanrım! Yanımda bulunmalarından da sana sığınırım."Mehmet Okuyan Kur’an Meal-TefsirRabbim! Onların bana yaklaşmalarından da sana sığınıyorum."* Edip Yüksel Mesaj Kuran Çevirisi"Yanımda bulunmalarından sana sığınırım, Efendim.""Rabbim! Benimle yakınlık kurmalarından Sana sığınırım."Süleymaniye Vakfı Süleymaniye Vakfı MealiOnların yanımda olmalarından da sana sığınırım."Ali Rıza Safa Kur'an-ı Kerim Gerçek"Efendim! Onların yanımda bulunmalarından da Sana sığınırım!"Mustafa İslamoğlu Hayat Kitabı Kur’anOnların yaklaşımlarından da Rabbim, sana sığınırım!"Yaşar Nuri Öztürk Kur'an-ı Kerim Meali"Onların, başıma üşüşmelerinden de sana sığınırım Rabbim!"Ali Bulaç Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı"Ve onların benim yanımda bulunmalarından da sana sığınırım Rabbim."Elmalılı sadeleştirilmiş Huzuruma gelmelerinden sana sığınırım Rabbim!"Muhammed Esed Kur'an MesajıRabbim, onların bana yaklaşmalarından da Sana sığınıyorum!"Diyanet İşleri Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali"Ey Rabbim! Onların benim yanımda bulunmalarından da sana sığınırım."Elmalılı Hamdi Yazır Kur'an-ı Kerim ve Yüce MealiVe sana sığınırım rabbım! huzuruma gelmelerindenSüleyman Ateş Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali"Ve onların yanıma uğramalarından sana sığınırım Rabbim.""Ve onların benim yanımda bulunmalarından da sana sığınırım rabbim."Hasan Basri Çantay Kur'an-ı Hakim ve Meal-i Kerim"Rabbim, onların huzuurumda bulunmalarından sana sığınırım".Rabbım, onların huzurumda bulunmalarından Sana Piriş Kur'an-ı Kerim Türkçe AnlamıOnların yanımda bulunmalarından da sana sığınırım Rabbim!Suat Yıldırım Kuran-ı Kerim ve Meali97-98 Sen de ki "Ya Rabbi! Şeytanların vesveselerinden, onların yanımda bulunmalarından Sana sığınırım!"Ahmed Hulusi Türkçe Kur'an Çözümü"Ve sana hakikatimdeki koruyucu Esma'na sığınırım Rabbim, çevremde bulunmalarından. "Edip Yüksel Eski Baskı Mesaj Kuran ÇevirisiVe de ki, 'Rabbim, şeytanların fısıltılarından sana sığınırım.'Erhan Aktaş Eski Baskı Kerim Kur'an"Rabb'im! Benimle yakınlık kurmalarından Sana sığınırım."Rashad Khalifa The Final Testament"And I seek refuge in You, my Lord, lest they come near me."The Monotheist Group The Quran A Monotheist Translation"And I seek refuge with you O Lord that they should come near."Edip-Layth Quran A Reformist Translation"I seek refuge with you O Lord that they should come near."
müminun 97 98 türkçe okunuşu