🌓 Hayır Ve Şer Ile Ilgili Ayetler
“Biz, bir âyetin yerini (hükmünü) başka bir âyetle değiştirdiğimiz zaman Allah neyi indireceğini çok iyi bilirken onlar (Peygamber’e): “(Bunları) uyduran ancak sensin.” dediler. Hayır! (Öyle değil), onların çoğu (gerçeği ve nesihteki hikmeti) bilmezler.” Nahl S. 101 Nesh kelimesi, sözlükte “izale etmek, gidermek, yok etmek, değiştirmek, tebdîl etmek
Şüphesiz Hayır ve Şer Allah’tandır. “Eğer Allah sana bir zarar dokundurursa, onu yine O’ndan başka giderecek yoktur. Eğer sana bir hayır dilerse, O’nun keremini geri çevirecek de yoktur. O, hayrını kullarından dilediğine eriştirir. Ve O bağışlayandır, esirgeyendir.”. Yûnus Suresi 107.
Sûrede insanın hayır ile şerr arasında bîr seçim yapma kabiliyetinin varlığını ortaya koyar. Sabır ve merhamet ile, köle azat etme başta olmak üzre diğer ahlâki konularla ilgili tavsiyede bulunur ve iman etmeye teşvik eder. [1] Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. 1- Hayır; bu (Mekke) şehrine [2] yemin ederim.
MardinTürk Ocağı'nın eğitsel faaliyetleri ve tasfiye sürecinde yaşanan sorunlar (Mardin Turkish Foundation Educational Activities and Experienced Problems during the Process of Liquidation)
1- Sırf hayır, 2- Hayır tarafı galib ve fazla, 3- Hayır ve şer tarafları eşit, 4- Sırf şer, 5- Şerri hayrından fazla ve çok olandır. Yüce Allah'ın yapın, diye emrettikleri ya sırf hayır veya hayır tarafı fazla olandır. Allah'ın nehyettiği menhiyyat (yasakladığı şeyler) sırf şer veya şer tarafı fazla olan şeylerdir.
Konularınagöre alfabetik Kur’an sistematik fihristi kelime sözleri. Dudak ile ilgili Kur’anı Kerim de sure ve ayetlerin anlamları meali nedir? Dudağı anlatan ayetler nelerdir? Kuranda dudakla ilgili arapça sure ve ayetlerin okunuşları hangileridir? Kurani Kerimde dudak hakkında neler söylüyor? İnsan Dudağı kuranda nasıl geçiyor? Beled Suresi, 9. ayet okunuşu : Ve
Şer. Posted by yonetici. Şer: 1-) Kötü eylem, kötülük. 2-) Dince kötü sayılan, yapılmaması gereken iş, hayır olmayan iş. Şer ile ilgili ayetler: 1-) Bakara suresi 216. ayet: Arapça: كُتِبَ عَلَيْكُمُ ٱلْقِتَالُ وَهُوَ كُرْهٌ لَّكُمْ ۖ وَعَسَىٰٓ أَن تَكْرَهُوا۟
Cy7OVCx. İnsanın Hayırla ve Şerle Denenmesiİnsanın Hayırla ve Şerle Denenmesiİnsan, nimetle/hayırla da sınava tâbi olur, külfetle/şerle de. Mutlak olanın dışındaki, kaynağı beşerî olan hayır ve şer, insan açısından göreceli olduğundan, denendiği şerrin ya da şer zannetiğinin kendisi için büyük hayırlara dönüşmesi mümkündür. Bazı insan, şerle imtihanı kazanır, ama hayırla imtihanda kaybeder veya tersi olabilir. Ama, özellikle müslümanların mutlaka, korku, açlık ve fakirlikle sınanacağını 2/Bakara, 155 biliyoruz. İnsan bazen risk taşıyan mal, mülk, evlât ve sağlık gibi hayırlarla veya hayır zannedilenlerle; bazen de yokluk, hastalık, şeytan ve düşmanlar gibi şerler ve şer zannedilenlerle imtihan edilir. İnsan, hayatın geçici güzellikleriyle sınava çekilir 20/Tâhâ, 131 ki, o kişi için bu geçici nimetler, kalıcı hayırlara dönüşebilir. Mal, evlât, bu kabilden bir deneme aracıdır 8/Enfâl, 28; 64/Teğâbün, 15. Bol rızık ve verilen nimetler birer sınama olduğu gibi 39/Zümer, 49, başa gelen üzüntü ve kederler 20/Tâhâ, 40, belâ ve musîbetler de birer imtihandır 9/Tevbe, 126; 22/Hacc, 11. İnsana bazen iyilik halinin bazen sıkıntının isâbet etmesi aslında bir denemedir ?Sizi deneme olsun diye, önce kötülük şer ve iyilik hayır ile deneriz. Sonra Bize geri döndürülürsünüz.? 21/Enbiyâ, 35 Şer ile imtihan karşısında müslümanın en önemli dayanağı sabır ve duâdır. Mü'min, kendine göre şer saydığı belâ, musibet, keder ve mahrumiyet anında, kararlı davranarak, bütün bunların bir deneme olduğunu düşünerek sabreder. Denemeyi başarmak için Rabbine niyaz eder. Yalnızca O'ndan yardım diler, halini yalnızca O'na arzeder. Çünkü mü'min duâ ile evrenin dehşet verici sessizliği içerisinde yalnız olmadığını anlar, duâ ile Rabbini yanı başında ve kalbinde ve şer konusundaki hükümler, insanın onlardan hoşlanıp hoşlanmamasına göre değil, onların insanı götürdüğü sonuca göre verilmelidir. Çünkü bu konudaki değerlendirmeler çoğu zaman izafi göreceli olmakta ve karar vermekte acele edilmektedir. Kur'an, bu konuda tipik iki örnek vermektedir ?Hoşunuza gitmediği halde üzerinize savaş yazıldı farz kılındı. Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki sevdiğiniz bir şey de sizin için şerdir. Allah bilir de siz bilemezsiniz.? 2/Bakara, 216 ??Hanımlarınızla güzellikle geçinin. Şayet onlardan hoşlanmadınızsa, belki, bir şey hoşunuza gitmez, ama Allah onda çok hayır kılar.? 4/Nisâ, 19?İnsan, hayrı istediği gibi şerri de ister. İnsan pek acelecidir.? 17/İsrâ, 11 Bu âyet, insanın önemli bir psikolojik yönüne işaret etmektedir. Gerçekten insan, öfkelendiği, sıkıldığı ya da bir güçlükle karşılaştığında, sabır ve güzel duâ iplerine yapışmadıysa, öfkelendiklerine bedduâ eder, güçlüklerden kurtulmak için sabır ve metânetle çaba göstereceği yerde, acelecilik göstererek hemen kurtulmak ister. Halk deyimiyle denize düştüğünde yılana sarılır. Hemen kurtulamayınca da, ümitsiz ve kötümser bir hâlet-i rûhiye içinde, ?Allah'ım, canımı al da, beni bu sıkıntıdan kurtar!? gibi kendisi için bile bedduâ eder. Elbette bu davranış, doğru değildir. İnsanın bilgisi, hele Allah'ın ilmi ile kıyaslanınca yok sayılacak kadar azdır. O, kendi hayrına ve şerrine olan şeyleri de yeterince bilemez. Bir de hevâsı/kötü arzuları, geçici dünya rahatı işin içine girince hayır ve şer kavramlarını karıştırır. Bir şeyin hayırlı veya şerli oluşunun, bir insanın o şeyi sevmesi ya da ondan hoşlanmaması ile temelde hiçbir ilgisi yoktur. Asıl önemli olan, o şeyin bizi götürdüğü nihâî sonuca nazaran hüküm verilmesi gerekmektedir. Yani hayır, Allah'ın hoşlandığı şeydir; bu, bizim hoşlanmadığımız şey olabilir. Nefsin hoşlandığı her şeyi yerine getirmek, Kur'an tâbiriyle hevâyı ilâhlaştırmak 25/Furkan, 43; 45/Câsiye, 23 ile Allah'ı râzı etmenin 5/Mâide, 119 ayrıldığı noktadır hayır ve şer tanımı. İşte bu noktada Vahy devreye girmekte, ve Rahmân olan Rabbimiz, bize hayır ve şerri göstermekte, sırât-ı müstakîme hidâyet etmektedir ?Hoşunuza gitmediği halde savaş size yazıldı/farz kılındı. Sizin için daha hayırlı olduğu halde bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Sizin için daha şer/kötü olduğu halde bir şeyi sevmeniz de mümkündür. Allah bilir, siz bilmezsiniz.? 2/Bakara, 216. Savaş, aslında sevilen, nefsin hoşlandığı bir şey değildir. Fakat bazen insan savaşmak zorunda kalır. İslâm'ın emrettiği cihadda iki güzelden biri vardır Şehid olup cennete gitmek veya gâzi olup zafer kazanmak, ganimet alıp zengin olmak. Savaş ve cihaddaki sırrı insan tümüyle bilemez; Allah bilir. Bazı toplumlar cezaya müstahak olunca, Allah onları çeşitli belâlarla cezalandırır. İşte onlardan biri de savaştır. Nitekim Kur'an, ?Allah, insanları birbiriyle def etmeseydi savıp hizaya getirmeseydi yeryüzünde nizam bozulurdu? 2/Bakara, 251 buyrulmuştur. Vahy, mutlak hayırdır. Vahiyle irtibatı olan ilim ve hikmet de hayırdır.?Allah dilediğine hikmet verir. Kime hikmet verilirse, ona pek çok hayır ve üstünlük verilmiştir. Gerçekleri ancak akıl sahipleri anlar.? 2/Bakara, 269 Bu âyette geçen ?hikmet?, Kur'an ilimleri demektir. Derin ve yararlı ilme hikmet denir. Allah'ın, kendisine hikmet verdiği kimseler öncelikle peygamberler, ilmiyle amel eden âlimlerdir. İlim sahibi olmanın en çok değer verilen tarafı, insanlığa faydalı olmak, onlara hayrı dokunmaktır. Doğruluk, adâlet, ihlâs, sevgi, saygı, başkalarına faydalı olmak, cömertlik gibi yüksek vasıfları Allah rızâsı için taşıyan kimseler de hikmet ehlinden sayılır; dolayısıyla hayırlı insan kabul edilir. Kur'an'ın emirlerini öğrenip noksansız uygulamak için çaba sarfeden, tüm kötülüklerden uzak durma gayreti içinde olan kimse hikmet sahibidir ve kendisine büyük hayır verilmiştir.
Kaderin, Hayrın ve Şerrin Allah'tan Geldiğine İnanmak Kader, hayır ve şerrin Allahü tealadan olduğuna imandır. İmanın altıncı şartıdır. Kaderin, hayır ve şerlerin hepsinin Allahü tealadan olduğuna iman etmeyi bildirmektedir. Hayır, Allahü tealanın emrettiği, sevdiği ve hoşnut olduğu davranışlar demektir. Şer, Allahü tealanın hoşnut olmadığı, sevmediği, meşrû olmayan, işlenmesi durumunda kişinin ceza ve yergiye müstehak olacağı davranışlar demektir. Kader, Allahü tealanın, bir şeyin varlığını ezelde dilemesine kader denilmiştir. Kaza, Allahü tealanın ezelde irade ettiği ve takdir buyurduğu şeylerin zamanı gelince, her birisini ezeli ilim, irade ve takdirine uygun biçimde meydana getirmesi ve yaratmasıdır.
Her şeyde bir hayır vardır mıdır? ilgili ayetler “Olur ki siz bir şeyden hoşlanmazsınız, halbuki hakkınızda o bir hayırdır. Ve olur ki bir şeyi seversiniz, halbuki hakkınızda o bir şerdir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” Bakara, 2/216. “Yerde ve göklerde olan her şeyi bilir.” Al-i İmran, 3/29. “Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah'a ait olmasın. Allah Onun durduğu ve emanet bırakıldığı yeri bilir. Bunların hepsi apaçık bir kitaptadır.” Hud, 11/6. “Allah, onların geçmişlerini de, geleceklerini de bilir; onlar ise O'nu ilmen ihata edemez.” Ta-Ha, 20/110. “Allah, insana bilmediklerini öğretti.” Alak, 96/5. “Gaybın anahtarları O'nun katındadır; onları ancak O bilir. O, karada ve denizde olan her şeyi bilir.” En'am, 6/59. “Rabbimin sözlerini yazmak için denizler mürekkep olsa, bir o kadarını da katsak, Rabbimin sözleri tükenmeden denizler tükenirdi.” Kehf Suresi, 18/110. “Her şey” de hayır olup olmaması bundan ne kastedildiğine bağlıdır. Mesela günah işlemeyi de bu sözün içerisine dahil edersek mesele değişir. Zira günah işlemenin bir hayır içermesi söz konusu değildir. Fakat günah bile eğer insana tövbe etmeyi öğretiyor ve tövbe etmekte daha başka günahlara girmemeyi netice veriyorsa, sonuçları itibarıyla günah işlemekte bile bir hayır olduğu söylenebilir. Bunu “günah işlemek hayırlıdır” diye anlamamak gerekir. Şeytana uymakta da bir hayır olduğu söylenemez. Zira o insanı cehennemin gayyalarına yuvarlamaya and içmiştir. Şeytanın yaratılması şer değil, şeytana uymak şerdir. Ateş örneğinde olduğu gibi. Ateşi iyi işlerimizde kullanır onunla yemek pişirir ve daha birçok ihtiyacımızı gideririz. Ateş elimizi yaktığında “ateş şerdir" diyebilir miyiz? örnekler çoğaltılabilir. Hayatın akışı içerisinde gerçekleşen olaylarda bazen bizim hiçbir müdahalemizin olmadığı işler olur. İşte insanlar bu tür durumlarda “vardır bu işte de bir hayır” sözünü kullanırlar. Bu manada "Elhayru fi mahtarahullah" sözünü esas alabiliriz. Bu söz, "Hayır, Allah Teala'nın ihtiyar buyurduğu seçtiği husustadır." manasına gelir; Cenab-ı Hak kullarını neye sevk ederse etsin ve nasıl bir neticeye ulaştırırsa ulaştırsın, O'nun takdirinin her zaman en isabetli, bereketli, faydalı, sevaplı ve akıbet itibarıyla da en hayırlı tercih olduğunu hatırlatır. Evet, insan şart-ı adi planında bir irade sahibidir; yani, Allah azze ve celle kuluna, iki şeyden herhangi birini seçme söz konusu olduğunda bir cehd ve gayret ortaya koyma, bir çeşit eğilim veya eğilimde tasarruf ile bir hususu tercih etme, bir şeyi isteme ve dileme kabiliyeti vermiştir. Bu irade kabiliyetinden dolayıdır ki, insan bazı hususları iyi ya da kötü, güzel veya çirkin, faydalı yahut zararlı görebilir ve birkaç şey arasından birini seçebilir. Fakat bazen insan seçiminde isabetli olamaz ve beklemediği, istemediği bir netice ile karşılaşabilir. İşte, "Elhayru fi mahtarahullah" hakikati, insanın kendi arzularına başkaldırmasını, her meselede Hakk'ın rıza ve hoşnutluğunu kendi istek ve dileklerine tercih ederek her yerde ve her durumda O'nun takdirine razı olmasını ifade eder. Bu sözün Peygamber Efendimizin asm mübarek dudaklarından döküldüğünü söyleyenler ve onu hadis olarak rivayet edenler de olmuştur; fakat muhaddisler bu şekilde bir hadis-i şerife rastlamadıklarını belirtmişlerdir. öyle de olsa, bu cümle çok şümullü bir hakikatin ifadesidir. Bazı alimlerin, değişik ilahi ve nebevi emirlerden süzerek bu türlü disiplinler ve genel kaideler ortaya koydukları malumdur. Bu açıdan, kelimesi kelimesine Rasul-ü Ekrem Efendimiz asm'den rivayet edildiğine dair sağlam bir bilgi mevcut olmasa bile, bu söz, manası ve mefhumu itibarıyla Allah Rasulü asm'ne nispet edilebilir. Allah Teala'nın takdirinin her zaman kul için en hayırlı seçim olduğunu vurgulayan bu cami' beyan, bazı kitaplarda küçük kelime farklılıklarıyla zikredile gelmiştir. Genellikle, "Bazen hoşunuza gitmeyen bir şey sizin için hayırlı olur. Kimi zaman da sevip arzu ettiğiniz bir şey sizin için şerli olabilir. Netice itibarıyla neyin hayır ve neyin şer getireceğini sadece Allah bilir, siz bilmezsiniz." Bakara, 2/216 mealindeki ayet-i kerimenin bir meyvesi olarak değerlendirilmiştir. Bu açıdan, insan, hoşuna gitsin gitmesin, her meseleyi dini ölçülere göre ele almalı; her hadiseyi "Hayır, Allah Teala'nın ihtiyar buyurduğu şeydedir." hakikati zaviyesinden değerlendirmeli ve her zaman Cenab-ı Hakk'ın tercihi istikametinde tercihte bulunmaya çalışmalıdır. Sebeplere riayet ettikten sonra neticeyi Allah'ın takdirine bırakmalı; kendisiyle alakalı tasarruflarında Rahmeti Sonsuz'a inanıp O'na güvenmeli ve O'nun yaptığı her şeyden hoşnut olmalıdır. Evet, kader rüzgarları ne yandan eserse essin, gönül rahatlığıyla karşılamak ve her hadiseye "Bunda da bir hayır vardır; bu da geçer!" inancıyla yaklaşmak mü'min olmanın gereğidir. Müslüman, her zaman iyilik için çalışır, iyiliklerle karşılaşmayı ümit eder. Başına gelen her hadisenin güzel tarafından bakar. Dünyada, bazı hadiseler dış görünüşlerinin tersiyle neticelenirler. Görünüşte hayırlı olan çok şey, arkasından bazı şerleri getirebilir, şer gibi görünen hadiseler de pek çok hayırları içinde barındırabilir. Nitekim yukarıda mealini verdiğimiz ayette geçen, “Olur ki hoşlanmadığınız bir şey sizin için hayırlı olur.” Bakara, 2/216 Başka bir ifade ile, “Olabilir ki bir şey sizin hoşunuza gitmez de Allah onda birçok hayır takdir etmiş bulunur.” Nisa, 4/19 mealindeki ayetten bunu açıkça anlayabiliriz. İşin bir diğer yönü de şudur Biz Allah hakkında suizanda değil hüsnüzanda bulunuruz. Zaten Allah da kullarının kötülüğünü istemez. Bilakis Allah kullarını affetmek, onları güzelliklerle buluşturmak için fırsatlar yaratır. öyleyse Allah hakkında her zaman hüsnüzanda bulunmalıyız ki Allah da kullarına düşündükleri gibi muamelede bulunsun. Bu hakikat bir kudsi hadiste şöyle buyrulur “Allah Teala Hazretleri şöyle buyuruyor Benim kulumla maiyyet ve muamelem, onun Benim hakkımdaki düşüncesine bağlıdır Ona rahmetimle muamelede bulunacağımı umarsa onu bulur.” Buhari, Tevhid 15; Müslim, Zikir 2, 19 Peygamber Efendimiz asm de şöyle buyururlar “Sizden her biriniz başka değil ancak Aziz ve Celil olan Allah tarafından bağışlanacağı ümidiyle ölsün.” Müslim, Cennet 81,82 Evet, Allah bizim hakkımızda hayır murad ettiğine ve bizim de Allah hakkında iyi düşünceler içinde olmamız gerektiğine göre, meydana gelen hadiselerin ekşi olan dış yönüne bakarak olumsuz düşünüp hayatımızı karartmaktansa, her hadisenin iyi yönlerine bakıp, güzel düşünüp ömrümüzü hep güzellikler içerisinde geçiririz. Dolayısıyla kötü gibi görünen her hadisenin hayır tarafını araştırmamız, nefsimizi sorgulamamız, istiğfar etmemiz, yapılan hataları tespit ederek gelecekte aynı hatalara düşmemeye çalışmamız, her mümine yakışan bir davranış olacaktır.
Şer TanımıŞer kelimesinin Türk Dil Kurumuna göre tanımı şöyle;1. isim Kötülük, fenalık; “Abdülhak Hamit’in Kemal’e galebesi, şerrin hayra galebesi demekti.” – Y. K. Beyatlı 2. sıfat Kötü, fenaKur’an-ı Kerim’de Şer Hakkındaki Ayetler Hangileri?NOT AYETLERİN TÜRKÇE MEALLERİ, TÜRKİYE CUMHURİYETİ DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞININ RESMİ İNTERNET SİTESİNDEN ALINMIŞTIR. Sponsorlu Bağlantılar Bakara Sûresi 216. Ayet; Savaş, hoşunuza gitmediği halde, size farz kılındı. Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz İmrân Sûresi 180. Ayet; Allah’ın kendilerine lütfundan verdiği nimetlerde cimrilik edenler, bunun, kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır! O kendileri için bir şerdir. Cimrilik ettikleri şey kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Allah yaptıklarınızdan hakkıyla Sûresi 11. Ayet; İnsan hayra dua eder gibi şerre dua eder. İnsan çok Sûresi 83. Ayet; İnsana nimet verdiğimizde yüz çevirip yan çizer. Kendisine şer dokununca da umutsuzluğa Sûresi 35. Ayet; Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ancak bize Sûresi 11. Ayet; O ağır iftirayı uyduranlar, sizin içinizden bir güruhtur. Bu iftirayı kendiniz için kötü bir şey sanmayın. Aksine o sizin için bir hayırdır. Onlardan her biri için, işledikleri günahın cezası vardır. İçlerinden elebaşılık ederek o günahın büyüğünü üstlenen için ise ağır bir azap vardır. Sponsorlu Bağlantılar Sâd Sûresi 62. Ayet; Yine şöyle derler “Dünyada kendilerini kötü saydığımız adamları acaba neden göremiyoruz?”Fussilet Sûresi 49. Ayet; İnsan, hayır mal, mülk, genişlik istemekten usanmaz. Fakat başına bir kötülük gelince umutsuzluğa düşer, Sûresi 51. Ayet; İnsana nimet verdiğimizde yüz çevirir ve yan çizer. Başına bir kötülük gelince de yalvarmaya Sûresi 20. Ayet; Kendisine kötülük dokunduğu zaman Sûresi 7. Ayet; O kullar adaklarını yerine getirirler. Kötülüğü her yanı kuşatmış bir günden korkarlar. Sponsorlu Bağlantılar İnsân Sûresi 11. Ayet; Allah da onları o günün kötülüğünden korur ve yüzlerine bir aydınlık ve içlerine bir sevinç Sûresi 8. Ayet; Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse onun cezasını görecektir. Sponsorlu Bağlantılar Felak Sûresi 1/5. Ayetler; De ki “Yarattığı şeylerin kötülüğünden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden, sabah aydınlığının Rabbine sığınırım.”Nâs Sûresi 1/6. Ayetler; De ki “Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlah’ına sığınırım.”
KÜNYE HAKKIMIZDA HARİTA YASAL ARA İLETİŞİM ANASAYFA İSLAM Hayır ve Şer Nedir? Hayır ve Şer Ne Anlama Gelir? Sözlükte "iyilik, iyi, faydalı iş ve fayda" anlamlarına gelen hayır, Allah'ın emrettiği, sevdiği ve hoşnut olduğu davranışlar demektir. Sözlükte "kötülük, fenalık ve kötü iş" demek olan şer de Allah'ın hoşnut olmadığı, sevmediği, meşrû olmayan, işlenmesi durumunda kişinin ceza ve yergiye müstehak olacağı davranışlar ifade edildiği üzere her müslüman kadere, hayır ve şerrin Allah'tan olduğuna inanır. Yani âlemlerin yaratıcısı olan Allah Teâlâ hayrı da şerri de irade eder ve yaratır. Çünkü âlemde her şey onun irade, takdir ve kudreti altındadır. Âlemde ondan başka gerçek mülk ve kudret sahibi, tasarruf yetkisi olan bir başka varlık yoktur. İnsan, hayrı da şerri de kendi iradesi ile kazanır. Allah'ın hayra rızâsı vardır, şerre ise yoktur. Hayrı seçen mükâfat, şerri seçen ceza görecektir. Şerrin Allah'tan olması, kulun fiilinin meydana gelmesi için Allah'ın tekvînî iradesinin ve yaratmasının devreye girmesi demektir. Yoksa Allah kulların kötü filleri yapmalarından hoşnut olmaz, şerri emretmez, şerre teşrîî dinî iradesi yoktur. Ehl-i sünnet'e göre, Allah'ın şerri irade edip yaratması kötü ve çirkin değildir. Fakat kulun şer işlemesi, şerri kazanması, şerri tercih etmesi ve şerle nitelenmesi kötüdür ve çirkindir. HAYIR VE ŞER ALLAH'TANDIR Ayrıca insana şer ve kötü şeylerden korunma yollarını göstermiş, şerden sakınma güç ve kudretini vermiştir. Dünyada şer olmasa hayrın mânası anlaşılamaz, bu dünyanın bir imtihan dünyası olmasındaki hikmet gerçekleşemezdi. Şer Allah'ın adalet ve hikmeti gereği veya kendisinden sonra gelecek bir hayra vasıta ve aracı olmak ya da daha kötü ve zor bir şerri defetmek için yaratılmıştır. Allah'ın kudreti ile meydana gelen her işte ya kendimiz, ya başkaları, ya da toplum için birtakım faydalar bulunabilir. Bir şeyin şer olması bize göredir. Bir âyette bu husus şöyle açıklanmaktadır "Umulur ki, hoşlanmadığınız bir şey sizin için hayırdır. Ve yine umulur ki, sevdiğiniz bir şey de sizin için şerdir. Siz bilmezsiniz, Allah bilir." el-Bakara 2/216 Bir şeyin şer sayılmasının gerçeğe ve sonuca uymayışına şöyle bir örnek verilebilir Hz. Peygamber'in yurdundan ayrılmaya zorlanıp Mekke'den Medine'ye hicret etmesi ilk bakışta birçok kimseye şer olarak gözükmüş ise de, bu olay bir süre sonra Mekke fethi gibi iyi bir sonuca ortam hazırlamış ve nice hayırlı gelişmelere vesile olmuştur. Kaynak İslam İlmihali 1, TDV Yayınları, 2002 KAZÂ VE KADERE İMAN NEDİR? İslam ve İhsan PAYLAŞ İslam ve İhsan İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de “Allâh katında dîn İslâm’dır …” Âl-i İmrân, 19 buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan böyle bir dîn aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” Âl-i İmrân, 85 ... Peygamber Efendimiz Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret hac etmendir” buyurdular. “İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular. İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16 Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir. Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” Muvatta’, Kader, 3. Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir. Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307 Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” er-Rad, 28 Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir. İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal ilm-i hâl sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır. İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz. Erkam Medya © islam&ihsan 2013 - 2022 altında yayınlanan yazıların tüm hakları mahfuzdur. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi yazıların tamamı izinsiz kullanılamaz.
hayır ve şer ile ilgili ayetler