☔ Ipek Yolu Için Yapılan Savaşlar
İpekYolu üzerine yazılacak ve söylenecek çok şey olduğu ortadadır. İpek Yolu ve Türkler konusu da öyle. İpek Yolu, Türkler için hem tarihte hem de günümüzde özel bir öneme sahiptir. Bazı tarihçilerin ifadesiyle İpek Yolu, “Türk Yolu” olarak adlandırılabilir.
Türkiye, "demir ipek yolu" olarak adlandırılan Bakü-Tiflis-Kars demiryolu projesinin Türkiye sınırları içindeki 76 kilometrelik bölümünün yapımına başlıyor. 28.04.2008 14:42 Son Güncelleme: 14.11.2017 16:07
I. BAYEZİD DÖNEMİ (1481 – 1512) Bayezid, Osmanlı yükselme dönemi ikinci padişahıdır. Fatih Sultan Mehmet’in ölümü ile birlikte oğulları olan Şehzade Cem ve Bayezid taht için savaşmaya başlamış ve Bayezid tahta geçmiştir. Bunu kabullenmeyen Şehzade Cem olay çıkarmıştır.
İpek yolu güzergahı; eski adıyla Chang’an şimdiki adıyla Xi’an dan başlıyor ve son durağı Avrupa oluyor. Toplam uzunluğu ise 6000 km civarında. Geçmişte İpek yolu güzergahı bu uzunluğu nedeniyle o kadar da güvenli bir rota değil. Aslında, Çin Seddi‘nin yapılmasının nedenlerinden biri de bu yolun güvenliğini
21. yüzyılın şekillenmekte olduğunu sık sık dile getiriyorum. Yaşanan savaşlar aslında siyasi ve ekonomik. Herkes safını belirliyor, ittifaklar oturuncaya kadar da sürecek gibi.
Yüzyıllardır Doğu ve Batı arasında önemli bir ticaret ve ulaşım ağı olan kadim İpek Yolu’nun yeniden canlandırılmasına yönelik 1991’den bu yana birçok proje gündeme gelmiştir. ABD’nin başta Orta Asya olmak üzere eski Sovyet coğrafyasında Rus ve Çin nüfuzunu kırmak için ortaya attığı birçok girişim bölge ülkeleri üzerinde hala ekonomik ve siyasi gücü
Tarihboyunca kültürlerin en eski rotası olan İpek Yolu’nda yapılan her yolculuk, bir dönüşüm yolculuğu demekti. Doğu-Batı kültürlerinin buluşma noktasında, hayallere ve bilinmeyene giden renkli bir macera demekti. Gilan’ın tasarımları İpek Yolu’nun vadettiklerinden, öykülerinden ve zenginliklerinden; ipekböcekleri
OkfJp. Yola bu ad, Alman coğrafyacısı Ferdinand von Richthofen tarafından Çin'le Ortadoğu arasında yapılan ticaretin ana metâını ipek teşkil ettiği için verilmiştir Bonavia s. 13. İpek yolunun bir kısmı denizden olmak üzere birçok güzergâhı vardı. Arkeolojik kazılarda bulunan tarihî eserler, Sibirya'nın güneyinden geçen ve "kürk yolu" adıyla anılan kuzeydeki güzergâhın bunların en eskisi olduğunu ortaya koymaktadır. Bu yol Don nehrinin denize döküldüğü yerden başlıyor ve Persler'in oturduğu bölgeye varmadan kuzeye kıvrılıp Sibirya'nın güneyinden Tarım havzasına ulaşıyordu. Herodotos'un milâttan önce V. yüzyılda yazdıklarından Kuzey İpek yolunu Çin'in batı eyaleti Kansu'ya kadar takip etmek mümkün olmaktadır Haussig, s. 13. Urallar'da yeşim Çin yüzükleri ve Shang hânedanının 1450-1050 son dönemine ait tunç baltalar bulunmuştur; Çinliler de tunç imalâtında kullandıkları bakırı muhtemelen bu bölgeden alıyorlardı. Eski Grek ve Romalı tâcirler ise Kerç Boğazı yolundan bölgeyle ticaret yapmaktaydılar; Urallar'ın doğusundaki Tobol kazılarında çıkan milâttan önce V ve IV. yüzyıllara ait altın Grek sikkeleri bunu göstermektedir. Güzergâhın İpek yoluna dahil edilmesinin sebebi, Sibirya'nın güneyindeki Pazırık kurganlarında V-I. yüzyıllar Çin'den gelen ipekli kumaşlara rastlanmasıdır. Bulunan çok sayıdaki Grek, Göktürk, Hint ve Çin dillerinde ibareler taşıyan ticarî eşya, sikke ve gümüş külçeler İpek yolunun doğudan batıya, güneyden kuzeye coğrafî kapsamı hakkında bir fikir vermektedir. İpek yolunun ana güzergâhı Çin'i Orta Asya ve İran üzerinden Mezopotamya'ya, oradan da Akdeniz kıyısındaki Antakya ve Sûr limanlarına bağlayan kara yoludur. Bu güzergâha dair en eski kayıt, milâttan önce VII. yüzyıla ait çivi yazılı bir tablet üzerinde olup yolun Mezopotamya'dan Hemedan'a Ekbatan kadar uzanan kısmıyla ilgilidir s. 22. Yol buradan Ahamenîler zamanında Soğd bölgesinin önemli merkezlerinden Kireşeta'ya Kuruşkat uzanıyordu. Hindistan'dan fildişi, pamuk, Orta Asya'dan gümüş, bakır, turkuaz, lâcivert taşı lapis-lazuli ve Kuzeydoğu Hindistan'dan keten kumaş, çift hörgüçlü Asya develerinden oluşturulan kervanlarla batıya taşınırdı. Mezopotamya ve Mısır'da paralı askerlik yapan İskitler'in hem bu ticaretin başlamasında, hem de kurgan geleneği gibi karşılıklı dinî ve kültürel etkilerin gelişmesinde önemli rolleri olduğu sanılmaktadır 51-53. Milâttan önce 221'de Çin'de ekonomik bütünlüğün sağlanabilmesi için sikke ayarına gidildi ve ayrıca devlete ödenen vergilerde para gibi kullanılan ipeğin kalite ve top ağırlıklarına da standart getirildi. Böylece kaliteli ipek üretiminde ve bunun korunmasında devlet kontrolü büyük önem taşımaya başladı; kumaşların imal yeri, boyutları, ağırlık ve fiyatları hakkında bilgi verilmesi mecburi tutuldu. Artık dışarıdan gelen tüccar üreticiden doğrudan mal alamıyor, ihraç malı ipekliler için devlete ait veya devlet kontrolündeki merkezlere başvuruyordu. İpek yolunun belirli yerlerinde gümrük ve kalite denetimi yapan görevliler vardı. İlk kontrol başşehir Ch'angan'dan Xi'an hemen sonraydı; son kontroller ise Çin Seddi'nin Kansu eyaletini koruyan kısmındaki batıya açılan Tung-Huang kapısında yapılıyordu. Son dönemlerde ele geçen tarihî belgeler, seddin asker yerleştirilmiş gözetleme kulelerindeki bazı odalarının büro ve arşiv olarak kullanıldığını göstermektedir. İpek yolu güzergâhlarında zaman zaman rastlanan surlarla çevrili tesisler de kervanların konaklama emniyetini sağlamak içindir. Akşam olunca kulelerinden davul çalınarak kapıların kapanma saatinin geldiği ilân edilen müstahkem Selçuklu kervansarayları da aynı amaçla yapılmıştır. İpek yolunun büyük bir bölümü milâttan önce II. yüzyılın ilk çeyreğinde Hunlar'ın eline geçti. Yerleşim merkezlerinden Noyun Ula'da Ulan Bator yakınlarında çok sayıda ipekli dokuma parçaları bulunmuştur. Milâttan önce 140'da Çin'de imparator olan Vu di Wuti, Hun hâkimiyetini yıkmak için büyük bir ordu kurmak istiyordu. Bu amaçla ve yeni pazarlar bulabileceği ümidiyle İpek yolunun ilk seyyahı kabul edilen kumandan Zhang Qian'ı Chang Ch'ien araştırma yapmak üzere görevlendirdi. 100 kişilik bir kervanla yola çıkan Zhang Qian, uzun ve maceralı bir yolculuktan sonra geri döndüğünde hükümdara gördüğü yerlerin zenginlikleri ve siyasî yapısı, özellikle Fergana atları ve Orta Asya'daki otuz altı şehir devleti hakkında bilgiler veren bir rapor sundu. Raporu değerlendiren Vu di, Hunlar'ı Gobi taraflarına çekilmek zorunda bıraktı. Öldüğü zaman Tarım havzası dahil Pamir sınırına kadar Orta Asya'yı ve İpek yolunun bu kesimini kontrolü altına almıştı. Milâdın ilk yıllarında Çin'de ipek üretiminin en üst seviyesine ulaşmasına rağmen fiyatlarda büyük bir düşüş oldu. Üreticiyi zor durumda bırakan bu düşüşün sebebi ihracatta karşılaşılan sıkıntılardı. Üstelik Çin dışında Hoten'de de başlayan ipek üretimi daha sonra Hindistan, Kuça ve Turfan bölgelerine yayıldı. II. yüzyılda yaşayan coğrafyacı Batlamyus'un Antakya'dan Taş Kurgan'a Taş Kule, Fâtih Sultan Mehmed devri Arapça tercümesinde el-Burcü'l-hacerî kadar olan güzergâh hakkında verdiği bilgilerin bir bölümü gidip gelen tüccarlardan dinledikleridir. Ortaçağ'da İpek yolu güzergâhına birçok devlet sahip olmak istemiş ve yolun sağladığı ekonomik faydalar sebebiyle zaman zaman birbirleriyle savaşmıştır. V. yüzyılın ilk yarısında Kuzey Çin'e ve İpek yolunun büyük bir kısmına Tabgaç Türkleri hâkimdi. Ancak Tabgaçlar bir asır sonra parçalandılar; bütün arazileri benimsedikleri Budizm'in de etkisiyle Çin hânedanına intikal etti. Bu asrın başlarında Bizans, sık sık savaştığı Sâsânîler'le İran'dan gelecek malların kendi tüccarlarına satılacağı merkezler konusunda anlaştı. Aynı zamanda birer gümrük kontrol mahalli olan bu merkezler kuzeyde Artaxate Artaşat [bugün Ermenistan'da], Mezopotamya'da Nusaybin ve daha güneyde Callinicum Rakka idi. VI. yüzyılın ortalarında Bizans'ta da başlayan ipek üretimi saray erkânı, din adamları ve zengin sınıfın lüksünü karşılamaya yetmiyordu. Sâsânî Hükümdarı Enûşirvân'ın, Türkler'i ipek transit vergisinden mahrum bırakarak iktisadî açıdan zayıflatmak maksadıyla Soğd'dan gelen tüccarların geçişine izin vermemesi, Bizanslılar'la Türkler arasında bir yakınlaşmaya ve Hazar denizinin kuzeyinden Kerç'e ulaşan kolun canlanmasına yol açtı. Ancak Sâsânîler, kısa sürede eski güzergâhın açık kalmasının kendi lehlerine olduğunu farkettiler. Sâsânî-Bizans çekişmesi sırasında VII. yüzyılın başlarında Kur'an'da da bahsi geçen savaşlarda önce Sâsânîler, ardından Bizanslılar galip geldi. Herakleios 627-628'de Destecird hükümdar sarayına girdiğinde pek çok ipekli elbise, kumaş ve işlenmemiş ipekle büyük miktarda Hindistan kaynaklı baharat buldu Heyd, s. 20. Hz. Peygamber'in vefatından kısa bir süre sonra İran'a ve Bizans'ın büyük bir bölümüne hâkim olan müslümanlar da Medâin'i fethettiklerinde burada çok miktarda misk, amber, öd ağacı stoku ve kâfur ele geçirdiler s. 20. Çin sınır valilerinden Peikiou tarafından VII. yüzyılın başında hükümdara sunulan bir rapor ve 629'da Hindistan'a gitmek üzere Çin'in Kansu eyaletinden yola çıkan Budist rahip Huen-Çang'ın Hiouen-Thsang kaleme aldığı hâtırat, Orta Asya ticaret yollarının o dönemdeki durumu hakkında geniş bilgi vermektedir. Peikiou'nun raporuna göre bu yollar üç koldan oluşuyor ve tâli yollarla birbirine bağlanıyordu. Çin sınırından başlayan ve Gobi çölünden geçen kuzey yolunun eriştiği ilk meskûn nokta o zamanki adı Igu olan Hami Komul idi. Yol buradan kuzeye yönelip Bar gölüne = Bar Köl [eski adı Pului] komşu dağları ve bugünkü Çungarya'yı geçiyor, Balkaş gölü civarında Thiele Töles Uygurları'nın topraklarına, sonra da Turkuya Türk hakanının yurduna ulaşıyordu; daha sonra ise batı yönünde uzanarak Talas Tarâz nehri üzerinden aynı adı taşıyan şehre varıyordu. Orta yol Turfan, Kara-Şar ve Kuça'dan sonra güneyde Tianjin dağları boyunca uzanıp Kâşgar'ın batısında Terek Boğazı'nı geçiyor, Fergana ve Üsrûşene üzerinden Soğd'un ticaret merkezleri olan Semerkant ve Buhara'ya yöneliyordu; buradan ise güneybatıya sarkıp Merv'den sonra da Sâsânî İmparatorluğu'na varıyordu. Üçüncü yol Türk hakanlığının güney kısmında ilerliyordu. Bu yolu izleyen kervanlar, Hoten ve Yarkent'e kadar Lob gölünün güneybatısından geniş bir çölü hiç konaklamadan geçmek zorunda idiler. Ardından Pamir'in yüksek yaylalarını, Bedahşan ve Tohâristan'ı aşıp Bamyan ve Gazne boğazlarından Hindistan'a ulaşırlardı s. 15-17. Genelde göçebe hayatı yaşayan Türkler arasında özellikle Suşe'de Tokmak ve Fergana'da ticaretle uğraşanlar vardı. Tarım havzası halkının müreffeh hayatı Huen-Çang'ın dikkatini çekmişti. Yorucu bir yolcuktan sonra Isık Göl'ün batısında Göktürkler'in başşehri Süyab'a = Suyeh gelen Budist rahip Kağan Tong Şehu'nun iltifatına mazhar oldu. Anlattıklarına göre rahip zaman zaman eşkıya saldırısına uğrayan kervanlara da rastlamıştı. Bazı dar geçitler yol kesenlerin işini kolaylaştırmaktaydı; bunlar arasında Hûncerâb kan vadisi gibi adını kanlı baskınlardan alanlar da vardı. İpek yolu IX ve XI. yüzyıllarda, büyük bir kısmını kontrolleri altında tutan Uygurlar'ın sayesinde düzenli bir şekilde işleyerek gelişti. İslâm coğrafyacıları İbn Hurdâzbih ve Makdisî, o dönemde İslâm sınırına kadar giden bütün konakların adlarını ve mesafelerini verirler. Câhiz ticaretle ilgili risâlesinde Çin, Hindistan, Orta Asya ve İran şehirlerinden gelen malları sıralar ve özellikle Çin malları arasında yer alan ipek, kılıç, kâğıt, mürekkep, eyer, altın-gümüş kaplar vb. hakkında ayrıntılı açıklamalarda bulunur et-Tebaṣṣur bi't-ticâre, s. 21. İpek yolunun Çin'deki başlangıç noktası olan Chang'an'da her milletten ve dinden insana rastlamak mümkündü; müslüman tüccarlar da Emevîler döneminden itibaren gelip gitmeye başlamışlardı. Burada bulunan ulucaminin Qing Zhen Si kuruluş tarihi 742 olarak verilir ki bu, Çin'in İslâm ordularına yenildiği Talas Savaşı'ndan 751 daha öncedir. Günümüzde İpek yolu bu şehirden sonra batıya doğru takip edildiğinde halen Moğolistan'a yün, ipek ve çay gönderen Lanzhou ile karşılaşılır. Lanzhou'nun 70 km. yakınında Binglingsi bin Buda mağarası vardır. İpek yolunda kayalara oyulmuş Budist manastır ve mâbedlerine rastlanır. Rahipler ipek üretimi ve ticaretiyle çok ilgilenmiş ve faaliyetlerini buralarda sürdürmüşlerdir. Lanzhou'dan sonraki konak olan Linxia, Kansu'ya giden yollardan birkaçının birleştiği önemli bir merkez ve bir İslâm şehridir. Küçük Mekke de denilen şehirdeki yirmi kadar camiden sekizi komünist devriminden sonra yıkılmıştır. Burada bulunan 1300 yıllık Han Zeling Hamuzeli Türbesi müslümanlar tarafından ziyaret edilir. Qilian dağları ile Çin Seddi'nin batı kısmı arasında kalan, 1200 km. uzunluğunda ve büyük kısmı 200 km. genişliğindeki Hexi Gansu koridorunda demiryolu boyunca Wuvei, Youngchang, Shandan, Zhangye, Jiuquan ve Jiayuquan adlı yerleşim merkezleri sıralanmıştır. Geçidin en dar kısmı 15 kilometredir ve Çin Seddi burada son bulur. Hemen arkasındaki şehir Yumen'i izleyen Anxi, Taklamakan çölünün kuzey ve güneyinden geçen güzergâhların birleşme noktasıdır. Yol, güneyde Kunlun dağlarının kuzey etekleriyle Taklamakan çölünün güney kenarını takip ederek Dunhuang'tan sonra araları bir hayli mesafeli olan Baş Kurgan, Endere ve Niya'dan geçerek 2000 yıldır yeşimi, ipeği, halısı ve motiflerinin zarifliğiyle ünlü Hoten'e ulaşır. Hoten, milâttan önce II. yüzyılda bölgede hüküm süren otuz altı krallıktan biriydi. Hoten'den sonra Kargalik Yecheng, Yarkent, Yengisar geçilerek Kâşgar'a varılır. Yarkent, yakın zamanlara kadar Hindistan ve Ladak'la olan ticareti sebebiyle Kâşgar'dan daha büyük bir şehirdi. Qing hânedanı döneminde buradan kervanlar ipek, çay, kıymetli taşlar, altın, kürk ve işlenmiş deri taşırlardı. Yarkent'in batısında Karakorum dağları ile Pamir arasında Hûncerâb Geçidi'nde Batlamyus'un sözünü ettiği Taş Kurgan bulunmaktadır. Daha sonra güneybatıda Vahan vadisinden ve Belh üzerinden günümüz Türkmenistan'ındaki eski Baktria'nın merkezi Merv'e ulaşılır. Anxi'den kuzeybatıya giden ikinci yol, Tianjin dağlarının güneyinden ve Tarım havzasından geçip Hami'den sonra Bar gölün güneyinden doğruca veya daha güneydeki Loulan'a uğrayarak Turfan'a ulaşır. Buradan da ya Urumçi, Kulja, Alma Ata Almatı ve Talas güzergâhıyla Mâverâünnehir'e veya Karaşehr, Korla, Kuça ve Aksu'dan Kâşgar'a uzanıp Terek Boğazı'nı geçerek Semerkant'a varır, ardından da İran ve Anadolu'ya ulaşırdı. İpek yolunun deniz bağlantıları da vardı. En doğuda Chang'an'dan Çin denizi limanlarına götürülen ipek ve diğer mallar batıya doğru uzun bir yolculuğa çıkacak olan gemilere yüklenirdi; bir kısmı da Seylan'a götürülür ve buradan aktarıldığı başka gemilerle Basra körfezine gönderilirdi. Basra'nın kurulduğu yere yakın Übülle Apologos bu bölgede rastlanılan ilk antrepo idi. Gemiler, Şattülarap'tan içeri girerek eski İran'ın başşehri Medâin'e ve Hîre'ye ulaşır, kurulan panayırlardan ticaret malları her yana dağılırdı. Hindistan'dan kalkan gemilerin bazıları Güney Arabistan, Yemen ve Habeşistan'a yönelirdi. Habeşistan da Adulis Limanı'ndan Hindistan'a buhur, hint hıyarı, zümrüt, fildişi gibi Afrika ürünleri gönderirdi. Ayrıca Madagaskar'a kadar Mogadişu, Melindi, Mombasa, Kilve gibi limanlara ticaret gemileri uğrardı. Bizanslı tüccarlar önce İskenderiye'ye gelir, sonra Eyle'den denize açılarak Kızıldeniz veya kara yoluyla bu ticarete iştirak ederlerdi; bunlardan Habeş gemileriyle Hindistan'a gidenler de olurdu. 525 yılında Yemen Hükümdarı Zûnüvâs'ın Bizanslı tüccarları öldürtmesinin ticarî menfaatlerine sekte vuracağını düşünen Habeşler ona savaş açtılar. Bu gibi istisnaî durumlar dışında Kızıldeniz yolu ve Kur'an'da "yaz ve kış seferleri" Kureyş 106/2 şeklinde bahsi geçen Aden-Suriye arası karayolu ticaret seferleri uzun süre düzenli bir şekilde devam etmiştir. İpek yolunun denizle bir diğer bağlantısı da kuzeyden Hûncerâb yoluyla Sind ve Gucerât limanlarına gelen malların Basra körfezine veya Aden-Kızıldeniz yoluyla Mısır'ın İskenderiye Limanı'na ve oradan Batı'ya taşınması şeklinde idi. Arabistan'ın büyük bölümü tarıma el-verişli olmadığı için ticaret çok gelişmişti. Yarımadanın her tarafında panayır kurulan şehirler vardı. Mezopotamya'dan Habeşistan'a, Mısır'dan Uman'a kadar ticaretle uğraşanlar tercümana gerek duymaksızın birbirleriyle anlaşabilirlerdi. Mekkeliler kendilerine verilen emanlarla buralarda rahatça alışveriş yapabilmekteydiler. Gençliğinde ticaretle uğraşan Hz. Peygamber'in Abd-i Kays elçileriyle sohbetinden yarımadanın doğusunda bulunan panayır yerlerini tanıdığı anlaşılmaktadır Müsned, IV, 206. Kur'an'da daha çok cennet tasvirlerinde rastlanan istebrak, sündüs, zerâbî, abkarî, kâfur, mercan, yakut, misk gibi Farsça asıllı kelimeler Jeffery, 58-59, 150-151, 211, 246, 260, 264, 289, uzun zaman devam eden ve Hîre'den Yemen'e kadar denizden ve karadan uzanan ticarî ilişkiler sonucu Arapça'ya girmiştir. Irak, İran, Suriye, Azerbaycan, Anadolu'nun büyük bir bölümü ve Mısır'ın fethedilmesiyle İpek yolunun hemen hemen bütün güzergâhları müslümanların eline geçti. Emevîler ve Abbâsîler döneminde bu ticaret yolu işlemeye devam etti. Ayrıca deniz ticaretine büyük önem verildi; Denizci Simbad hikâyelerinde ve binbir gece masallarında bunun yansımaları görülür. Abbâsîler döneminde müslüman denizciler, Bağdat'taki büyük tüccarların mağazalarını Çin ipeklileri, Hint baharat ve güzel kokuları ile doldurmak için daha önce İran ve Habeş gemilerinin ancak erişebildikleri Seylan adasının ötesine gidiyorlardı. Çinliler de özellikle Tang hânedanı döneminde Hindistan'ın Malabar sahilleri rotasıyla Basra körfezine giriyorlardı. Demir attıkları yer genellikle körfezin doğu kıyısındaki Sîrâf ve Kiş idi. Burada gemilerine Basra, Uman ve diğer yerlerden gelen malları yükler, Maskat'a kadar Arabistan sahilini takip ettikten sonra engine açılıp dört haftada Malabar sahilinde Coulam'a Quilon, oradan da Seylan adasını sağda bırakarak doğrudan Malaka Boğazı'na yönelip ülkelerine ulaşırlardı. İbn Hurdâzbih, bilgili ve tecrübeli kişilerin yardımıyla seyyahlar için bir deniz yolu rehberi yazmıştır Heyd, s. 34. Şattülarap deltasında Übülle'den başlayan yol bugünkü Şanghay yakınlarında yer alan Kingsse'ye Hang-tchou-fou, Hang-zhou kadar uzanıyordu. Mervezî'nin anlattıklarına göre gemi limana girdiğinde görevli memurlar tarafından karşılanır ve yolcular köleler dahil kaydedilirdi. Gemi sahibi ve tüccarların da baba adı, yaşı, memleketi, kabilesi ve getirdikleri mallar cinslerine göre yazılır, bundan sonra gemiden inmelerine izin verilip malları depolanır ve mühürlenirdi Fuṣûl ḥavle's-Sîn ve't-Türk, s. 11. Burada kadıları dahi olan müslüman tüccarlar ibadet ve dinî konularda herhangi bir sıkıntı ile karşılaşmazlardı. Ancak 875'te Çin'in kuzeydoğusunda vuku bulan büyük bir ayaklanma sırasında zarar gören müslüman tüccarlar, antrepolarını harabeye dönen ülkeden Malaka yarımadasındaki Kalah'a taşıdılar Heyd, s. 36. Denizyolu karayolundan daha fazla rağbet görüyordu. Horasan halkı, Çin'e gitmek için kervan yolunu değil daha uzun ve dolambaçlı olmasına rağmen Basra körfezinden başlayan denizyolunu tercih ediyordu. X. yüzyılda Merv ve Cürcân'da çok kaliteli ipek üretimi yapılmaktaydı. Sâsânî ipek tüccarlarının müşterileri İslâm fütuhatından sonra daha da artmıştı. Hazar'dan gemiyle veya güneyinden kara yoluyla batıya yönelen tüccarlar Kafkaslar ve Doğu Anadolu'daki merkezlerde ticareti canlı tutarlardı. 1048-1049'da Selçuklular'ın eline geçen Doğu Anadolu'daki Erzurum, İpek yolu üzerinde önemli bir ticaret merkeziydi. Buradan ve Kafkasya'dan Trabzon Limanı'na gönderilen mallar İstanbul'a ve Batı ülkelerine ulaşırdı. Mes'ûdî Trabzon'un müslüman, Rum ve Ermeni tâcirlerin ziyaret ettiği, çok sayıda pazar yeri bulunan bir şehir olduğunu söyler Mürûcü'ẕ-ẕeheb, I, 198-199. Bu bölgede müslümanlarla hıristiyanlar arasında Emevîler döneminde başlayan ve İskandinav ülkelerine kadar yayılan ticarî ilişkilerden söz edilebilir. İsveç, Norveç, Finlandiya ve Baltık ülkelerinde en eskisi VII, en yenisi XI. yüzyıllara ait çok sayıda İslâmî gümüş sikke bulunmuştur Heyd, s. 65-66. XII. yüzyılda Çin'den çıkarıldıktan sonra Türkistan'a gelerek siyasî hâkimiyeti ellerine geçiren ve bölgede istikrarı sağlayan Karahıtaylar doğu ile olan ticarî münasebetleri daha da güçlendirdiler. Bu dönemde İran'da Çin elbiseleri giymek moda haline gelmişti. XIII ve XIV. yüzyıllardaki Moğol hâkimiyeti döneminde de İpek yolu önemini korudu. Timur'un seferlerine dair zafernâmelerde Doğu Türkistan'da İpek yolu üzerinde bulunan şehirlerin Semerkant'a mesafelerinin kervanla ne kadar sürdüğünün bildirilmesi yolun işlerliğini göstermektedir. XVI. yüzyılda ise tarihin bu en büyük ticaret yolu, Isık Göl çevresiyle Doğu Türkistan'da bulunan Moğol toplulukları arasındaki sonu gelmez savaşlar sebebiyle güvenliğini yitirmiş, bu yüzden kervanlar artık gidip gelmez olurken denizyolu önem kazanmıştır. Kara ve deniz İpek yolu tarih boyunca farklı ırk ve dinlerden pek çok insanı ve kültürlerini kaynaştırmış, özellikle müslüman tüccarların İslâmiyet'i Çin, Hindistan, Doğu Hint adaları ve Filipinler'e kadar yaymalarına vasıta olmuştur.
3. Ünite Orta Çağ'da Dünya, 4. Ünite İlk ve Orta Çağlarda Türk Dünyası 5,854 okunma Bu yazımızda İpek Yolu nedir? İpek Yolu nereden başlar nerede biter? İpek Yolunun önemi nedir? vb soruları cevaplamaya çalışacağız. Yani İpek Yolunun Özellikleri Maddeler Halinde yazmaya çalışacağız. İçindekiler1 İpek Yolu Nedir? İsmi Nereden Gelir?2 İpek Yolu Nereden Başlar, Nerelerden Geçer, Nerede Biter? Güzergahı İpek Yolu Anadolu’da Nerelerden Geçer? İpek Yolu Günümüzde Hangi Ülkelerden Geçer? En son da konu anlatım videosu var. Bence bir bak. 🙂 İpek Yolu Nedir? İsmi Nereden Gelir? Çin’den başlayıp Avurpa’da son bulan ticaret yoluna İpek Yolu Yolu üzerinden Çin’den Avrupa’ya ipek taşındığından bu isimle coğrafyacı Ferdinand Won Richthofen, İpek Yolu ismini kullanan ilk kişidir. 1877 İpek Yolu Güzergahı Nerereden Başlar, Nerelerden Geçer, Nerede Biter? İpek Yolu Nereden Başlar, Nerelerden Geçer, Nerede Biter? Güzergahı Çin’den başlar. Çin’in Şian şehrinden başlar.Turfan, Hotan, Yarkent, Kaşgar üzerinden Semerkant ve Buhara’ya gelir. Hazar Denizi’nin doğusunda 2 güzergaha Güzergah Karadeniz’in kuzeyinden geçer. Yenikent ve İtil üzerinden Kırım’a varır. Kırım üzerinden gemilere yüklenen mallar, Karadeniz ve İstanbul Boğazı üzerinden Akdeniz’e açılır ve Akdeniz limanları üzerinden Avrupa’ya ulaşır. Kırım üzerinden Karadeniz’e ulaşan mallar Tuna nehir vasıtasıyla Avrupa’nın içlerine kadar da Güzergah Karadeniz’in güneyinden geçer. Merv, Nişabur ve Rey hattıyla İran’dan geçen malların bir kısmı bayı yönünde direk devam edip Laskiye ve Antakya üzerinden Akdeniz’e ulaşırken, bir kısmı Tebriz üzerinden Anadolu’ya girer. İpek Yolu Anadolu’da Nerelerden Geçer? İpek Yolu Anadolu’da Nerelerden Geçer? Tebriz üzerinden Anadolu’ya gelen kol Erzurum üzerinden Trabzon’a veya Samsun’a veya Sinop’a veya Amasra’ya ulaşır. Erzurum üzerinden Ankara hattına devam eden diğer kol Bolu Göynük, Kaynaşlı hattından Bursa veya İstanbul’a üzerinden Ankara İzmir hattı, Ankara Antalya hattı, Ankara Alanya hattı, Sivas üzerinden Kayseri oradan Akdeniz kıyılarına ulaşma imkanı da üzerinden geçen ticari mallar Karadeniz veya Akdeniz üzerinden deniz yoluyla Avrupa’ya ulaştırılabileceği gibi Trakya üzerinden kara youluyla da Avrupa’ya ulaştırılabiliyordu. NOT İpek ve Baharat Yolu üzerinden Akdeniz Havzasına gelen mallar Venedik ve Cenevizliler tarafından Güney Avrupa liman kentlerine taşınıyordu. DİKKAT İpek Yolu, tek hatlı sabit bir yol değildir. Orta Çağ’dan itibaren değişimler göstermiştir. Güzergah değişiminin en önemli sebebi güvenliktir. Ticaret güvenli coğrafyaları sever. Kösedağ Meydan Muharebesi sonrası Anadolu’da güvenliğin bozulduğunu düşünürsek o dönemde yukarıdaki hatların hiçbirini saymak mümkün değildir. İpek Yolu Günümüzde Hangi Ülkelerden Geçer? Çin’den başlar, Doğu Türkistan Çin esaretinde Moğolistan, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Afganistan, Türkmenistan üzerinden Hazar Denizi’nin doğusuna gelir. Hazar Denizi’nin kuzeyinden geçen kol Azerbaycan, Rusya ve Ukrayna hattından Karadeniz’e ulaşır. Hazar Denizi’nin güneyinden geçen kol İran üzerinden Türkiye’ye ulaşır. İpek Yolu, Baharat Yolu, Kürk Yolu, Kral Yolu Harita İle Anlatım 9. 10. 11. Sınıf , TYT, AYT, KPSS İpek Yolunun önemi maddeler halinde başlıklı yazımızı okumak için tıklayınız. İpek Yolunun Geçtiği Bölgelere Hakim Olan Türk Devletleri başlıklı yazımızı okumak için tıklayınız. Tavsiye Konular Kurultay Nedir? Kurultayın Görevleri Nelerdir? Kurultay Nedir? Kurultayın Görevleri Nelerdir? başlıklı yazımızda Kurultayın Başkanı Kimdir? diğer isimleri nelerdir? danışma meclisi midir? sorularını cevaplamaya çalıştık.
Ticaret savaşıyla ABD ve Çin, mevzilerini güçlendirmeye çalışırken Çin`in yüzyılın projesi olan Bir Kuşak Bir Yol` projesinin son haline, getirdiklerine ve getireceklerine bakmakta fayda var. Dünya düzeninde, çok büyük değişikliklere programlanmış Yeni İpekyolu Projesi &C
Bu yazıda “Geçmişteki ticaret yolları ve araçları ile günümüzdeki ticaret yolları ve araçlarını karşılaştırınız.” sorusunu kısaca cevapladık. Geçmişteki İpek Yolu, Baharat Yolu gibi ticaret yolları ile günümüz ticaret yolları ve araçlarını şu şekilde Yolu ve Kürk Yolu ticarette önemli bir yere sahip olmuş, devletler bu yolların hakimiyeti için savaşı bile göze almışlardır. Günümüzde ise İpek Yolu’nu tekrar canlandırma çalışmaları yapılmaktadır. Yukarıdaki metni dikkate alarak geçmişteki ticaret yolları ve araçları ile günümüzdeki ticaret yolları ve araçlarını Ticaret Yolları ve Günümüzdeki Ticaret Yolları KarşılaştırmasıGeçmişte ipek, baharat, kürk ticareti yapılan mallar iken günümüzde doğal gaz, petrol değerli ticaret ticaret aracı olarak kervanlar kullanırken günümüzde boru hatları, hava ve deniz ulaşım araçları kullanılmaktadırGeçmişte ticaret yollarının hakimiyeti için savaşlar yapılırken günümüzde ticaret yolları siyasi amaçlar için kullanılabilmektedirGeçmişte ticaret için pek alternatif yol yok iken günümüzde alternatif yollar ticaret yolları kültür alışverişinde önemli rol oynarken günümüzde kültür alışverişinde etkili değildir. Günümüzde kültürler arası etkileşim medya, görsel araçlarla ticaret çok uzun sürerken günümüzde süre çok ticaret yolları sınıf Türk Kültür ve Medeniyet Tarih Kitabı Cevapları
“Bir Kuşak, Bir Yol” projesi nedir? Tarihi İpek yolu yeniden mi canlandırılıyor? Modern İpek Yolunda Türkiye’nin önemi nedir? Son zamanlarda tüm Dünyada adından sıkca söz edilen “Yeni İpek yolu Projesi” hakkında bilinmesi gerekenleri sizler için hazırladık. Küreselleşen Dünya ile birlikte uluslararası ticaret yaygınlaşmıştır. Uluslararası ticaretin yaygınlaşması yeni ulaşım şekillerinin keşfedilmesine, var olan ulaşım şekillerinin gelişmesine sebep olduğu için ticarette deniz yoluna olan bağlılık azalmıştır. Bu gelişmeler sonrası uluslararası ticaretin önder ülkesi olan Çin, tarihi İpek Yolunu yeniden canlandırmak için bir proje ortaya atmıştır. Çin devlet başkanı Xi Jinping tarafından ilk kez Kazakistan ziyareti sırasında dile getirilen proje “One Belt, One Road” adıyla açıklanmıştır. Başkan Jinping’in güzergah üzerinde yer alan bütün ülkelerin yararına olduğunu söylediği proje Türkçeye “Bir Kuşak, Bir Yol” olarak geçmiştir. Projenin Amacı ve Finansmanı Çin Devletinin projeyle amaçladığı uluslararası ticarette deniz yoluna olan bağımlılıklarının azalması ve küresel güç olma yolunda Modern İpek Yolu hattındaki devletlerle siyasi ve ekonomik ilişkilerin artmasıdır. Batılı ülkeler tarafından Çin devletinin Marshall Planı olarak dile getirilen proje, Marshall Planından sonra en büyük ikinci ekonomik altyapı projesi olarak görülmektedir. Ayrıca Çin’in amaçladığı hedefler arasında Çin devleti para birimi olan Yuan’ın işlem hacmini genişletmek ve daha geniş bir coğrafyaya yayılmasını sağlamakta vardır. Yeni İpek Yolu projesi için çok ciddi yatırımlar planlanmıştır. İlk olarak İpek Yolu Ekonomik Kuşağı Fonu kuran Çin devleti, bu fona 40 milyar dolar kaynak ayırmıştır. Üstelik Çin Devleti tarafından Modern İpek yolu projesi için 1 trilyon dolarlık hükümet fonu ayrıldığı da açıklanmıştır. Günümüze gelene kadar 300 milyar dolarlık yatırım yapılan proje için yıllık ayrılması düşünülen bütçe tutarı ise 125 milyar dolar. 2014 yılında aralarında Türkiye’ninde bulunduğu kurucu üye devletlerle birlikte proje ve yatırımların finansmanı için “Asya Altyapı ve Yatırım Bankası AIIB” kurulmuştur. Yeni projenin geçtiği topraklara, enerji boru hatları, yeni demiryolu hatları, deniz rotaları ve karayolları yapılması planlanarak Çin’den başlayan ve Avrupaya kadar uzanan bir ticaret ağı tasarlanmıştır. Sadece ticaret için bir rota olmakla kalmayan proje, pek çok ülke ile kargo, altyapı, enerji, iletişim, gümrük, yazılım, ekonomi ve ticaret, endüstriyel üretim, e-ticaret, denizcilik anlamında da gelişme ve büyüme vaad etmektedir. Avrupa ve Asya arasında tek bir rota yerine toplamda beş rota planlanmıştır. Planlanan rotalar şu sekildedir; Çin-Moğolistan-Rusya Çin-Bangladeş-Hindistan-Myanmar Çin-Merkez ve Batı Asya Çin-Hindi Çini Yarımadası Çin-Pakistan Proje Kapsamındaki Ülkeler Yeni İpek Yolu projesi kara yolu, demir yolu ve deniz yolu hatlarıyla toplamda 65 ülkeyi kapsamaktadır. Türkiye yukarıda belirtilen beş rota arasında Çin – Merkez – Batı Asya rotası üzerinde bulunur. Proje kapsamındaki ülkeler ise aşağıdaki gibidir; Doğu Asya Çin, Moğolistan Güneydoğu AsyaBrunei, Kamboçya, Endonezya, Laos, Malezya, Myanmar, Filipinler, Singapur, Tayland, Timor-Leste, Vietnam Orta AsyaKazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan, Özbekistan Ortadoğu ve Kuzey AfrikaBahreyn, Mısır, İran, Irak, İsrail, Ürdün, Kuveyt, Lübnan, Umman, Katar, Suudi Arabistan, Filistin, Suriye, Birleşik Arap Emirlikleri, Yemen Güney AsyaAfganistan, Bangladeş, Bhutan, Hindistan, Maldivler, Nepal, Pakistan, Sri Lanka AvrupaArnavutluk, Ermenistan, Azerbaycan, Belarus, Bosna-Hersek, Hırvatistan, Çekya, Estonya, Gürcistan, Macaristan, Letonya, Litvanya, Makedonya, Moldova, Karadağ, Polonya, Rusya, Sırbistan, Slovakya, Slovenya, Türkiye, Ukrayna. Genelde gelişmekte olan ülkeleri kapsayan proje, ülkelere geliştirme ve daha büyük bir ekonomiye sahip olma imkanı tanımaktadır. Ülkeler tasarlanan bu yeni yolda sadece bir durak değil ticaret ağının bir parçası olabileceklerdir. Proje kapsamında bulunan ülkelerin toplam ekonomik değeri ise 21 trilyon doları bulmaktadır. Bu rakam Yeni İpek Yolu Projesinin büyüklüğünü gözler önüne sermektedir. Çin Halk Cumhuriyeti’nin Dünya ekonomisine sunmuş olduğu bu projeye Batı Dünyası ihtiyatlı yaklaşmaktadır. Çin Devleti projenin küresel kalkınma projesi olduğu beyan ederken, Batı ülkeleri ise bu projenin Çin’in küresel ekonomideki payının arttırılması için tasarlandığını düşünüyor. Modern İpek Yolu Projesinde Türkiye Modern İpek Yolu Projesi Türkiye ve Çin arasındaki siyasi ilişkilerin gelişmesi ve stratejik ortaklıklarının gelişmesi açısından önemli bir girişimdir. Türkiye büyüyen ekonomisinde yeni yatırımlara ihtiyaç duymaktadır ve bu proje Türkiye için büyük fırsattır. Türkiye’nin planlanan yol üzerindeki jeopolitik konumu bu yeni projede Türkiye’yi değerli kılmaktadır. “Bir Kuşak, Bir Yol” projesi Türkiye ile Çin arasındaki ulaşımı kolaylaştıracağı için Türk menşeli ürünlerin Çin pazarına ulaşması daha mümkün olacak, Çin ile yapılan ticarette ihracat ve ithalat arasındaki farkın dengeleneceği öngörülmektedir. Çin’in “Bir Kuşak, Bir Yol” için tamamladığı ilk proje Ankara-İstanbul hızlı tren hattıdır. Bu proje Çin devletinin Türkiye’ye sunduğu kredi ile Çinli firmalar ve Türk firmaların ortak yapımıyla tamamlanmıştır. Aynı zamanda Modern İpek Yolu projesi kapsamında Bakü – Tiflis – Kars demir yolu projeside Türkiye’yi ilgilendiren bir projedir. Bakü – Tiflis – Kars demir yolunun Türkiye’de olan kısmı 2017 yılında tamamlanmıştır. Türkiye’nin 2023 hedefleri arasında bulunan 25,000 km demir yolu ağına ulaşabilmek için bu tür projeler önem arz etmektedir. Bu yatırımlar sayesinde Türkiye hedeflerine ulaşırken, Çinli firmalar ise yeni pazarda kendilerine yer bulacaklardır. Kaynaklar Ankasam, PolitikaAkademisi, İnsamer, Dw, YeniŞafak 1– 2, Setav, Businessht
ipek yolu için yapılan savaşlar