🐬 Nisa 34 Yaşar Nuri Öztürk

Ünlü İlahiyatçı Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk boğaz manzaralı evinin kapılarını ilk kez Petek Dinçöz için açtı. 06 Ekim 2011 Perşembe, 14:14 - Medya. YaşarNuri Öztürk Kur'an-ı Kerim Meali Erkekler; kadınları gözetip kollayıcıdırlar. Şundan ki, Allah, insanların bazılarını bazılarından üstün kılmıştır ve erkekler mallarından bol bol harcamışlardır. YaşarNuri Öztürk, nefsi huyların ve davranışların kötü-lerine verilen ad olarak nitelendirmiştir. Bu tanım yanlıştır. Çünkü nefis, kötü davranışlara ve huylara kaynaklık etmektedir. YaşarNuri Öztürk Biyografisi. İlahiyat profesörü, hukukçu, yazar, eski milletvekili. Yaşar Nuri Öztürk, 22 Haziran 1945 tarihinde Bayburtlu bir anne ile Trabzonlu bir babanın çocuğu olarak Trabzon'un Sürmene ilçesinde doğmuştur. İlk eğitimini babasından Kur’an okuyarak aldı ve 9 yaşında hafız oldu. ProfDr.Yaşar Nuri Öztürk. 25.294 beğenme33 kişi bunun hakkında konuşuyor. Yaşar Nuri Öztürk Hocamız Facebook'ta yok. Bu Sayfa; başta "Sesli Kur'an Meâli" ve "Kur'an'daki İslâm Tefsiri" olmak 31 Mart 2016, 10:13. Atatürk irticayı iki temel açıdan değerlendirmiştir: 1. Felsefî açıdan, 2.Türk tarihi ve Türk Kurtuluş Savaşı açısından. Birinci anlamda irtica, hayatı geri götüren ve güzel olan her şeyi tahribe yönelen bir şer unsur olarak görülmektedir. Şöyle diyor Atatürk: viseon your bus başlıklı videoyu buradan izleyebilir ayrıca dilersen cihazına indirebilirsin. 4iCor. 48 - Fetih Suresi - Yaşar Nuri Öztürk Meali Bismillâhirrahmânirrahîm. 1. Şu bir gerçek ki, biz sana apaçık bir fetih nasip ettik. 2. Ki Allah senin günahından geçmiş olanı da gelecek olanı da bağışlasın, nimetini senin üzerinde tamamlasın ve seni dosdoğru bir yola kılavuzlasın. 3. Ve Allah sana onur ve kudret dolu bir yardımla destek verecektir. 4. O O'dur ki, müminlerin gönüllerine, imanları beraberinde iman geliştirsinler diye, mutluluk ve huzur indirdi. Yalnız Allah'ındır göklerin ve yerin orduları. Alîm'dir Allah, Hakîm'dir. 5. İnanmış erkekleri ve inanmış kadınları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokması içindir bu. Sürekli kalıcıdırlar orada. Ve onların çirkin davranışlarını örtüp gizlemesi içindir. İşte bu, Allah katında çok büyük bir kurtuluş ve eriştir. 6. Ve Allah hakkında kötü sanılar besleyen erkek münafıklarla kadın münafıklara ve erkek putperestlerle kadın putperestlere, o kötülük girdabı başlarına dönesilere azap etsin diyedir bu. Allah onlara öfkelenmiş, onları lanetlemiş ve kendilerine cehennem hazırlamıştır. Kötü bir varış yeridir o. 7. Yalnız Allah'ındır göklerin ve yerin orduları. Azîz'dir Allah, Hakîm'dir. 8. Şu bir gerçek ki, biz seni, bir tanık, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak gönderdik. 9. Allah'a ve resulüne inanasınız, O'nu destekleyesiniz, O'nu yüce bilesiniz ve sabah-akşam O'nu tespih edesiniz diye. 10. O seninle el tutuşup sözleşenler var ya, onlar gerçekte Allah ile bey'atleşiyorlar. Allah'ın eli onların ellerinin üstündedir. Kim ahdi bozar, döneklik ederse kendi aleyhine döneklik etmiş olur. Ve kim Allah'a verdiği sözde vefalı davranırsa, Allah ona büyük bir ödül verecektir. 11. Bedevilerden, geri bırakılmış olanlar sana şöyle diyecekler "Bizleri, mallarımız ve ailelerimiz oyaladı. O halde bizim için Allah'tan af dile." Onlar, kalplerinde olmayan şeyi dilleriyle söylüyorlar. De ki "Allah size bir zarar dilerse, yahut bir yarar murat ederse, O'nun sizin için dilediğine kim engel olabilir?" Doğrusu şu ki, Allah, sizin yaptıklarınızdan haberdardır. 12. Siz sanmıştınız ki, resul de müminler de ailelerine bir daha asla dönmeyecekler. Bu düşünce kalplerinizde süslendi de çirkin bir sanıya saplandınız ve mahvolmuş bir topluluk haline geldiniz. 13. Kim Allah'a ve resulüne iman etmezse bilsin ki biz, inkârcılar için alevli bir ateş hazırladık. 14. Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır! Dilediğini affeder, dilediğine azap eder. Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. 15. Geri bırakılanlar, ganimetleri almak üzere gittiğiniz zaman şöyle diyecekler "İzin verin, biz de size uyalım!" Onlar Allah'ın kelamını değiştirmek istiyorlar. De ki "Bize asla uyamazsınız! Allah önceden de böyle buyurmuştu." Bu kez şöyle diyecekler "Hayır, siz bizi kıskanıyorsunuz." İşin doğrusu şu ki, onlar çok az anlıyorlar/onlar, az bir kısmı hariç, anlamıyorlar. 16. Bedevilerden, geri bırakılmış olanlara de ki "Siz yakında çok zorlu savaş veren bir kavimle çarpışmaya çağrılacaksınız. Ya onlarla çarpışırsınız, yahut onlar Müslüman olurlar. Eğer itaat ederseniz, Allah size güzel bir ödül verecektir. Yok eğer önceden döndüğünüz gibi yüz çevirirseniz, Allah sizi acıklı bir azapla cezalandırır." 17. Köre zorlama yoktur, topala zorlama yoktur, hastaya da zorlama yoktur. Kim Allah'a ve resulüne itaat ederse, Allah onu altından ırmaklar akan cennetlere koyar. Kim de yüz çevirirse, Allah onu acıklı bir azapla cezalandırır. 18. Yemin olsun, Allah müminlerden, o ağacın altında sana bey'at ettikleri sırada hoşnut olmuştur. Onların gönüllerindekini bilmiş, üzerlerine huzur ve sükûn indirmiş ve kendilerine yakın bir fetih nasip etmiştir. 19. Alacakları birçok ganimetler de nasip etmiştir. Allah Azîz'dir, Hakîm'dir. 20. Allah size, elde edeceğiniz birçok ganimetler vaat etti. Şunu da size aceleden verdi ve insanların ellerini de sizden uzak tuttu ki bu, inananlara bir ibret olsun ve Allah sizi dosdoğru yola kılavuzlasın. 21. Sizin güç yetireceğiniz başka ganimetler de vardır. Allah onları kuşatmış bulunuyor. Allah, her şey üzerinde Kadîr'dir. 22. Eğer küfredenler sizinle savaşsalardı, sırtlarını dönüp kaçacaklardı. Sonra, bir dost da bir yardımcı da bulamazlardı. 23. Bu, Allah'ın öteden beri işleyip duran yolu-yöntemidir. Allah'ın yol ve yönteminde hiçbir değişme bulamazsın. 24. O O'dur ki, sizi onlarla galip getirdikten sonra Mekke'nin göbeğinde onların ellerini sizden, sizin ellerinizi de onlardan uzak tuttu. Allah, yapmakta olduklarınızı iyice görmektedir. 25. Onlar o kişilerdir ki, küfre sapıp sizi Mescid-i Haram'dan geri çevirdiler, bekletilen kurbanlık hediyelerin, yerlerine ulaşmasına engel oldular. Eğer kendilerini tanımadığınız için çiğneyeceğiniz ve bu bilgisizlik yüzünden üzüntü ve kınayışla karşılaşacağınız inanmış erkeklerle inanmış kadınlar olmasaydı, iş başka türlü olurdu. Böyle olması, Allah'ın, dilediğini rahmetine sokması içindir. Onlar birbirlerinden ayrılmış olsalardı, inkâra sapanları acıklı bir azapla cezalandırırdık. 26. İnkâr edenler, kalplerine öfkeli taassubu, o cahiliye taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah ise huzur ve mutluluğu resulünün, inananların üstüne indirmişti. Onları, takva kelimesine bağlı tutmuştu. Zaten onlar buna layık ve ehil idiler. Allah her şeyi çok iyi bilmektedir. 27. Yemin olsun ki Allah, resulüne o rüyayı hak olarak doğru çıkarmıştır. Allah dilerse, başlarınızı tıraş etmiş, saçlarınızı kısaltmış olarak güven içinde, korku duymadan Mescid-i Haram'a mutlaka gireceksiniz. Allah, sizin bilmediğinizi bildi de bundan önce size yakın bir fetih nasip etti. 28. O, resulünü hidayet ve hak dinle gönderdi ki, o dini tüm dinlere üstün kılsın. Tanık olarak Allah yeter! 29. Muhammed, Allah'ın resulüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çok çetin, kendi aralarında çok sevecendirler/çok merhametlidirler. Sen onları rükû eder, secdeye kapanır halde görürsün. Allah'tan bir lütuf ve hoşnutluk ister dururlar. Görünüşlerine gelince, yüzlerinde secde eseri/izi vardır. Bu onların Tevrat'taki nitelikleri. İncil'deki nitelikleri de şöyle Tıpkı bir ekin ki filizini çıkarmış, o filizi kuvvetlendirmiş. Filiz kalınlaştı, gövdesi üzerine dikildi. Ziraatçıları da imrendirir/hayran bırakır bu ekin. Allah böyle yapar ki, onlar sayesinde, inkâr edenleri öfkelendirsin. Allah onlardan iman edip barışa/hayra yönelik işler yapanlara bir bağışlanma ve büyük bir ödül vaat etmiştir. Yaşar Nuri ÖZTÜRKKitap'ı Kuran'daki anlamıyla kullanıyorum. Yani 1. Vahyin, insanlık dünyasına inmiş tüm verileri onları toplayan Kuran, 2. Evren, 3. İnsan anlamlarında. Kuran, bu kitapların okunmasını insanın en önemli borcu ve insan onurunun bir gereği saymaktadır. Başarı, mutluluk ve ölümsüzlük de bu üç kitabın gereğince okunmasına bağlı bulunuyor. Bu kitapların tümü ayetlerle doludur ve bu ayetleri okumayanların, Kuran'ın anladığı anlamda dini ve imanı olmaz Siz şimdi, kitap'ın bir kısmına inanıp diğer bir kısmını inkár mı ediyorsunuz? İçinizden bunu yapanın cezası, dünya hayatında rezillikten başka bir şey değildir’’ Bakara, 85. Kitapları gereğince okumayanlar, Kuran'ın hiçbir vaadini Allah'tan isteme hakkına sahip üç kategoriyi kuşatıcı şekliyle kitap’’ı okumayanlar, kitap'ın kazandıracağı bilgiler erişler ve oluşlar yerine zan sanı ve emáni elde ederler Bk. Bakara, 78.Kitap'a karşı konmuş bulunan ve defalarca geçen emáni, aslı-esası olmayan şey, yalan ve bir de ne dediğini anlamadan okumak manalarındaki ümniye’’ kelimesinin çoğuludur. Ümniye, takdir etmek anlamındaki meny kökünden türemiştir. Meny sözcüğündeki takdir daha çok sanı, hayal ve kuruntuya dayanarak yapılan tahminler için kullanılır. Bunun içindir ki meny genellikle gerçeğe dayanmayan-hayali tasavvur ve tasarımları ifade eder. Bu kökten gelen temenna fiili, yalan söyledi’’ anlamındadır. İlk müfessirlerden biri olan Mücahid b. Cebr ölm. 103/721 buradan hareketlie emáni kelimesini yalanlar’’ diye anlamlandırmıştır. Bk. Rágıp; Müfredat, meny maddesi.Kuran'ın kitap'a, bu demektir ki bilgi-düşünce-aydınlık üçlüsüne karşıtı gösterdiği emáni’’ bizim, hurafe ve kavrayışsız okuyuş’’ dediğimiz illetlerin ta kendisidir. Emáni hakkında bilgiler veren Rágıb el-Isfahani ölm. 502/1108 şunu da ekliyor Şeytan, peygamberlerin ümniyelerine bir şeyler karıştırır’’ Hac, 52 ayetindeki ümniye, onların okuyuşları’’ demektir. Kendini iyice vermeden okumak bu tehlikeyi taşıdığındandır ki Hz. Peygamber'e, Kuran'ı okuyuşunda aceleden kaçınması emredilmiştir. Bk. Taha 114; Kıyame 16.Şeytanın insanı saptırışının esasında da ümniyeye, yani anlamını bilmeden okumaya ve hurafeye sevk etme vardır. Şeytan, tüm vaatlerinde ümniye kullanır. Yani insanı, anlamını bilmeden sırf üfürük olsun diye okumaya ve aslı-esası olmayan şeylere inanıp bel bağlamaya iter Bk. Nisa, 120. Daha ilginci, şeytan, insanoğlunu ümniyeler kullanarak saptıracağını Allah'a açıkça söylemektedir Onları hurafelere-yalanlara/anlamını bilmeden okuma tutkusuna iteceğim...’’ Nisa, 119.Zafer, mutluluk, ölümsüzlük bir emáni işi değil, bir amel değer üretme işidir. İş, ne sizin ümniyelerinizle çözülür, ne de ehlikitabın Yahudi ve Hıristiyanlar ümniyeleriyle. Kötülük-çirkinlik üreten, onun karşılığını bulur.’’ Nisa, 123.Cennete gidiş de bir ümniye’’ işi değildir. Sonsuzlaşmanın sembolü olan cennet, insanın ürettikleriyle Allah'ın lütfunun birleşmesiyle elde edilecektir. Yahudi yahut Hıristiyan olandan başkası cennete asla giremeyecek’’ dediler. Bu, onların ümniyeleri’’dir. De ki onlara. Eğer doğru sözlü iseniz hadi getirin kanıtınızı!'' Bakara, 111.İnsanoğlunun yolunu vuran ve onun başına binlerce bela açan da ümniyelerdir. İnsan, bu ümniyelerle aldanır, sapar, şımarır, zevklenir ve sonunda, iyi şeyler yapıyorum sana sana batar. Siz kendinizi yaktınız, bekleyip durdunuz, tutarsızlıklara daldınız, ümniyeler sizi aldattı, nihayet Allah'ın buyruğu geldi. O sinsi aldatıcı sizi Allah ile aldattı.’’ Hadid, 14.Bu ayet, ümniyelerle ayağına çalı dolandıranların, Allah'ı paravan yapanlarca aldatılıp perişan edileceğini, mucize bir ifadeyle Kitap bilgi, düşünce, aydınlık, kanıt yerine anlamadan okuyup üfürme, asılsız gelenek ve kabullerin peşine takılma, hurafelere saplanmış gibi hastalıklara kucak açanlar, şeytanın vaatlerinden başka hiçbir şeyle ödüllendirilmeyeceklerdir. Böyle bir sonuçla karşılaşmamak için, dini ve imanı, hurafelerle bilim dışılıklardan temizlemek ve dinin tanrısal kaynağını, anladığı dilde okumak kaçınılmazdır. Bunu yapmayanlar kitap'ın yerine emániyi uydurmaları, anlamsız üfürükçüleri, hurafeleri geçirerek bunların işletilmesiyle saltanat süren tezgáhlara teslim olur, yedek ilahlara kul-köle haline gelirler. Vay haline, Kitap’’ yerine ümniyeleri din edinenlerin!Her zerrenin gönlünde bir saray var, fakat kapısını açmadıkça sana kapalı kalır.’’Mevlána Celáleddin Rûmi İlahiyatçı Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk Hanefi mezhebindeki fıkıhlara göre "şarap dışındaki içkilerin sarhoşluk kaydıyla haram" olduğunu söyledi. Fatih Altaylı'nın Habertürk'teki Teke Tek programına katılan Öztürk islamda fıkıhların öneminden bahsetti ve İmam-ı Azam'ın devrim niteliğindeki fikirlerinden birini anlattı. İmam-ı Azam'a göre, Hanefilerde şarap dışındaki içkilerin sarhoşluk kaydıyla haram olduğunu söyledi. 10 Kadeh içtim sarhoş oldum Öztürk fıkıh ve kelam bilgini İmam-ı Azam'ın hocası ırak fıkıhının babası sayılan İbrahim El Nehaiye'nin bir anısını şöyle aktardı "Nehaiye'ye soruyorlar " 'Nebiz şarap dışındaki sarhoş eden içkilerin tümü içtim' diyor, '10 kadeh içtim, hiçbir şey olmadı. 11. kadehte sarhoş oldum. Şimdi ben 11. kadehten mi sarhoş olacağım, o beni sarhoş eden son kadehten mi?' "O son kadehten' diyor..." İbn-i Abbas'ta aynısını söylüyor Yaşar Nuri Öztürk aynı anlatıma İbn-i Abbas'ta da rastladığını söyledi ve orada yazılanları da şöyle anlattı " Bu benim garibime gitmişti. İbrahim El Nehaiye gibi mühteşem bir fakih bunu neden söylüyor? Şaka da olsa söylemez! demiştim. Dün İbn-i Abbas-ı okuyordum. İbn-i Abbas'ı biliyorsun, sahabenin hocası... İbn-i Abbas'ın nebizlerle ilgili fikrini okudum. İbrahim El Nehiye'nin bu tabiri kelimesi kelimesine yazıyor. Orada 10-11 yerine kadeh olarak 9-10 diyor yalnızca. Sahabi gelmiş İbn-i Abbas'a sormuş. "9 kadeh içtim 10. da sarhoş oldum" Demiş ki İbn-i Abbas "Hamr yani şarap Kuran'da ismen haram olduğu için azı da çoğu da haramdır. Şarap dışındaki içecekler nebizgillerdir. Bunlar sarhoşluk kaydıyla haramdır" Öztürk Ben bu fikre katılmıyorum Ancak Yaşar Nuri Öztürk hem Nehaiye'den hem de İbn-i Abbas'tan alıntı yaparak anlattığı bu fikre katılmadığını da sözlerine eklemeden edemedi "Bana sorarsan sen bu fikre katılıyor musun? diye... Ben katılmıyorum. Ben şöyle karşı çıkıyorum İllete bakıyorum. Hanefilik burada kıyası kullanmamış. Hanefiler Nisa suresinden "sarhoş olduğunuzda namaza durmayınız" ayetinden yola çıkıyor. Sarhoş olmadan içiyorum diyene İslam açısından kızamam Ama biri çıkar da bana "iki tek rakı içiyorum, ama sarhoş olmuyorum. Ben hanefiyim. Hanefi fikhının bu fetvasına saygım var" derse, ben bu adamı islam açısından sorgulamayam, ona kızamam. Bin yıllık fıkıh ortada. İSMAİL ÖZCANKastamonu’da doğdu. 1970 yılında İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldu ve öğretmen olarak göreve başladı. İstanbul’un resmi ve özel ortaöğretim kurumlarında 41 yıl fiilen öğretmenlik yaptıktan sonra emekli oldu. İsmail Özcan’ın bugüne kadar din, dil ve edebiyatla ilgili olarak 20 kadar kitabı yayımlanmıştır. İslam Ansiklopedisi, Kuran-ı Kerim Hakkında Neler Bilmeliyiz? Temel Din Bilgileri, Edebiyatımızdan Unutulmaz Yazılar, Konularına Göre Atasözleri, Espri ve Fıkralarıyla Ünlüler, Büyüklerin Sözleri Sözlerin Büyükleri bunlardan bazılarıdır. İsmail Özcan yıllardır çeşitli ulusal gazetelere yazılar yazmakta ve kitap çalışmalarına devam etmektedir."Türkiye başta olmak üzere bütün İslam dünyasında İslam’ın çağdaş bir zihniyetle, çağdaş bir yaklaşımla anlaşılması ve yorumlanmasının mücadelesini vermiş olan Yaşar Nuri Öztürk, 1 yıl önce, 22 Haziran 2016’da, biraz erken denecek bir yaşta her faninin akıbetine uğrayarak bu dünyadan göç etti. 22 Haziran 2017 onun ölümünün birinci Nuri Öztürk; dinsel fanatizmle, softalıkla mücadeleye kendisini adamış; doğruluğu, gerçekliği her zaman test edilebilen Kuran kaynaklı bir din ve iman anlayışının toplumda egemen konuma yükselmesini hayatının en önemli misyonu olarak kabul etmiş; kendi deyimiyle bu yolda 'çıplak uyarıcı' olma rolüne soyunmuş bir ilahiyatçı idi. Ona göre softalık, her devirde olduğu gibi günümüzde de yoruma kapalı din anlayışını temsil etmenin yanında yalanın, ikiyüzlülüğün, sahtekârlığın kamuflajı olma rolünü yerine getirmektedir ve hiç değilse bu çağda ondan kurtulmanın yolu bir şekilde farklı eğilimYaşar Nuri Öztürk’ün kendisini adadığı bu mücadeleyle ilgili olarak Türk toplumunda onun hakkında çok net olarak birbirinden ayrılan iki farklı eğilim, iki uzlaşmaz bakış ortaya çıkmıştır. Sofu, dindar ve muhafazakâr çevreler onu İslam’ı anlayış ve yorumlayış tarzından ötürü Müslüman bile saymama, kâfirlikle suçlama eğilimindeyken; çağdaş, laik, Atatürkçü çevreler onu çağdaş bir Müslüman örneği olarak görmekte ve kabul Nuri Öztürk’ün şahsı hakkında yapılması gereken namuslu ve adaletli tespit şudur O; Allah’a, Kuran’a, Hz. Muhammed’e samimi olarak inanıyordu. Bu inancını akıl, bilim, laiklik ve çağdaşlıkla aynı potada yaşatmanın gayretini güdüyordu. Yaşar Nuri’nin, dindar/muhafazakâr camianın, bilhassa softa çevrelerin kendisine yönelik suçlamalarının, bunların da en ağırı olan tekfir kâfir olarak görme suçlamasının, İslam tarihi boyunca hep görüldüğü üzere dar görüşlülükten ve yeni fikirlere karşı tahammülsüzlükten başka bir temeli ve açıklaması yoktur. İslam dünyasında tarih boyunca geleneğe uymayan ya da onlara aykırı düşünceler ve yorumlar üretmeye çalışan birçok insana büyük bir rahatlıkla tekfir suçlamasında bulunulmuştur. İslam dünyasındaki tekfir suçlaması çoğu zaman Hıristiyan dünyasındaki aforoz’un rolünü yerine Nuri. Türkiye’de Müslümanlık konusunda birçok hurafeyi yıkmıştır. Daima Kuran’ı esas alan, akıl ve mantığı da hiç devreden çıkarmayan, laikliği ve çağdaşlığı benimseyen, gelişmiş dünya ile, demokrasi ve özgürlükle sürtüşen değil, iletişim kurabilen bir din anlayışına ve yorumuna ulaşma çabası içinde olmuştur. Böyle bir çaba içinde çok yetkin, çok önemli, kimsenin el atmaya cesaret edemediği konulara odaklanan eserler Nuri Öztürk’ün mücadelesi hakkında ortaya konabilecek yargı da şudur O, hurafelerden arındırılmış, softalığa asla prim vermeyen; yüzyıllara yayılan dar görüşlü geleneksel yorum ve kabullere mahkûm olmayan; yaşanılan çağın şartlarına uygun hoşgörülü, ilerici, demokratik bir din anlayışı ve yorumuna ulaşma çabasının öncüsüdür. Bu çaba sonucunda Türkiye’de çok sayıda dini tabu yıkılmıştır. Bu, onun her şeyi mutlaka dosdoğru yaptığı, hiçbir yanlışının bulunmadığı anlamına gelmez. Ama hedef doğrudur ve öyle bir hedefe yönelmek günümüz İslam dünyası için bir mesajıYaşar Nuri, Türkiye’nin yurt içinde ve dışında en tanınmış ilahiyatçı akademisyenidir ve çok yönlü bir bilim insanıdır. Türkçe üzerinde olağanüstü bir egemenliğe sahiptir ve esas mesleği yazarlık olan birçoklarını bu alanda sollar. Akademik eserleri bile popüler bir anlaşılırlığı başarabilmektedir. Yazılarında yabancı kelime ve kavramlara sık sık yer vermesine rağmen kolay okunan ve anlaşılan bir akademisyen/yazardır. Dini, felsefi, siyasi birçok eseri arasında 'Kuran’daki İslam' adlı eseri bu konuda örnek olarak gösterilebilir. Bu kitabı; içeriği, iddiaları, üslubuyla Yaşar Nuri’nin dine ve dünyaya bakışının bir aynasıdır. Diğer bütün kitaplarının tamamı da çağdaşlık ve modernlik mesajları sunan ve aynı rahatlıkta okunabilen kimseye din, inanç, mezhep, siyasal ve ideolojik kanaat dayatmasında bulunamayacağı; her türlü dini inanç ve siyasal kanat sahibinin karşılıklı saygı ve hoşgörü sınırları içinde kalacağı; bunun gerçekleşmesini sağlayacak tek rejim olan çoğulcu demokrasinin yükselen değer olduğu ve olması gerektiği günümüzde yeni Yaşar Nuri Öztürk’lere her zamandan daha çok ihtiyaç bulunmaktadır." Kuran'ın Nisa Suresi tercümeleri Nisa Suresinin erkeklere karıları dövme4 özgürlüğü verir mi vermez mi? Kontrol ettiğim Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, Elmalılı hamdi Yazır'ın ve Süleyman Ateş'in Türkçe Kur'an tercümeleri ile Pickthall'ün,i Shakir'in ve Tusuf Ali'nin Ingilizce Kur'an tercümelerine ve dünyadaki diğer Kuran tercümelerine göre, "Evet, koca, karısını dövebilir". Ancak, 07 Ağustos 2000 tarihinde, Show TV Reha Muhtar'ın sunduğu haber programında, Kemal Güran'ın Müslümanın El Kitabı adlı eserinde kadınların dövülmesiyle ilgili bölümü tartışıldı. tartışmaya katılanlardan Kezban Hatemi, Kuran'ın Türkçe tercümesinde Nisa Suresi'nin yanlış tercüme edildiğini, Kuran'da kadının dövülmesine dair bir emir olmadığını söyledi. Benzer iddiayı, çeşitli TV programlarında Yaşar Nuri Öztürk de dile getirmiştir. Bakalım gerçek nasıl? Türkçe tercümesiDiyanet Nisa 4/34. Allah'in kimini kimine ustun kilmasindan oturu ve erkeklerin, mallarindan sarfetmelerinden dolayi erkekler kadinlar uzerine hakimdirler. Iyi kadinlar, gonulden boyun egenler ve Allah'in korunmasini emrettigini, kocasinin bulunmadigi zaman da koruyanlardir. Serkeslik etmelerinden endiselendiginiz kadinlara ogut verin, yataklarinda onlari yalniz birakin, nihayet dovun. Size itaat ediyorlarsa aleyhlerine yol aramayin. Dogrusu Allah Yuce'dir, Buyuk' tercümesi Ateş, Kur'an-ı Kerim Meali Yeni Ufuklar Neşriyat, 1975 - Milliyet 1996 Allah, insanları birbirinden üstün kıldığı ve mallarından harcayıp kadınların geçimini sağladıkları için erkekler, kadınlar üzerinde yöneticidirler. Bundan dolayı iyi kadınlar itaatkar olup, Allah'ın kendilerini korumasına karşılık Allah'in kendilerine verdiği başarı ile gizliyi korurlar kocalarına asla ihaney etmezler. Hırçınlık etmelerinden korktuğunuz kadınlara öğüt verin, yataklarda onlarasokulmayın, dövün. Eğer size itaat ederlerse onların aleyhine başka rol aramayın. Allah yücedir, büyüktür. Türkçe tercümesiYaşar Nuri Öztürk, Kuran-ı Kerim Meali Türkçe Çeviri, Hürriyet Ofset, 1994 baskısı Erkekler, kadınları gözetip kollayıcıdırlar. Şundan ki Allah, insanların bazılarını bazılarından üstün kılmıştır ve erkekler mallarından bol bol harcamışlardır. İyi ve temiz kadınlar saygılıdırlar. Allah'ın kendilerini koruduğu gibi, gizliliği gereken şeyi korurlar. Sadakatsizlik ve iffetsizlikleinden korktuğunuz kadınlara önce öğüt verin, sonra onları yataklarında yalnız bırakın ve nihayet onları evden çıkarın/bulundukları yerden başka yere gönderin/onları dövün. Bunun üzerine size saygılı davranırlarsa artık onlar aleyhine başka söz aramayın. Allah çok yücedir, sınırsızca tercümesiYaşar Nuri Öztürk, Kuran-ı Kerim Meali Türkçe Çeviri, Yeni Boyut, Istanbul 1999 baskısıNisa 4/ 34. Erkekler; kadınları gözetip kollayıcıdırlar. Şundan ki, Allah, insanların bazılarını bazılarından üstün kılmıştır ve erkekler mallarından bol bol harcamışlardır. İyi ve temiz kadınlar saygılıdırlar; Allah'ın kendilerini koruduğu gibi, gizliliği gereken şeyi korurlar. Sadakatsızlık ve iffetsizliklerinden korktuğunuz kadınlara öğüt verin, sonra onları yataklarında yalnız bırakın ve nihayet onları evden çıkarın/bulundukları yerden başka yere gönderin! Bunun üzerine size saygılı davranırlarsa artık onlar aleyhine başka bir yol aramayın. Allah çok yücedir, sınırsızca Nuri Öztürk'ün 1994 ve 1999 yıllarında yayınladığı Kuran tercümeleri kıyaslanınca görülüyor ki; 1999 baskısındaki tercümesinde Yaşar Nuri Öztürk, fikir değiştirmiş!.. Ayette, erkeklere kadınları "dövün" diyen kısmı çıkarmış!.. Başka dillerdeki Kuran çevirilerinde aynı ayette ne deniyor?Abdullah Yusufali'nin İngilizce tercümesi Men are the protectors and maintainers of women, because God has given the one more strength than the other, and because they support them from their means. Therefore the righteous women are devoutly obedient, and guard in the husband's absence what God would have them guard. As to those women on whose part ye fear disloyalty and ill-conduct, admonish them first, Next, refuse to share their beds, And last beat them lightly; but if they return to obedience, seek not against them Means of annoyance For God is Most High, great above you all. Shakir'in Ingilizce tercümesi Men are the maintainers of women because Allah has made some of them to excel others and because they spend out of their property; the good women are therefore obedient, guarding the unseen as Allah has guarded; and as to those on whose part you fear desertion, admonish them, and leave them alone in the sleeping-places and beat them; then if they obey you, do not seek a way against them; surely Allah is High, Great. Picthall'in İngilizce tercümesi [an-Nisa' 434] Men are in charge of women, because Allah hath made the one of them to excel the other, and because they spend of their property for the support of women. So good women are the obedient, guarding in secret that which Allah hath guarded. As for those from whom ye fear rebellion, admonish them and banish them to beds apart, and scourge them. Then if they obey you, seek not a way against them. Lo! Allah is ever High, Exalted, Great. Zaten Ingilizce biliyorsanız ya da elinize bir sözlük alıp bakacak olursanız, İngilizce Kuran'larda da aynen Diyanet'in, Elmalı Hamdi Tazır'ın ve Süleyman Ateş'in Türkçe Kuran çevirilerinde olduğu gibi, erkeklere kadınları "dövün" diyor. Sonuç Yaşar Nuri Öztürk'ün 1999 tarihli Kuran çevirisinde Nisa 34 yanlış tercüme edilmiştir. Nisa 34'e göre, erkekler, kadınları dövebilirler. Yaşar Nuri Öztürk'ün, 1994 yılındaki çevirisinde, diğer uzmanların yapmış olduğu Kuran tecümelerinde olduğu gibi "dövme"ye yer verilirken, 1999 yılındaki çevirisinde bunun sansür edilerek çıkarılması, bir bilim adamına yakışmıyor. Bu hareket, çağdaş kadının islamiyet gerçeklerini görerek islamiyetten uzaklaşmaması için yapılmış olan bir kandırmacadır. İslamiyet Gerçekleri

nisa 34 yaşar nuri öztürk