🥌 Ibrahim Suresi 26 Ayet Ne Için Okunur
Ayetten 42. Ayete kadar(42. Ayet dahil) olan kismini okuyup uflerler. Elmanin yarisini erkek,yarisini kadin kabuk ve cekirdekleriyle birlikte yer. Diger rivayetide yedi elmaya yedi ibrahim suresi okunur.yine ustteki gibi yenir diyor. Bir baska rivayette suymus: yedi gun kirmizi tatli elmaya ibrahim suresinin 34. Ayetten 44.
İbrahim (a.s);tanrı diye putlara tapan kavmini tehtide/Allah'ın bir tek ilah olduğu inancına çağırmış .Putperestlikle mücadele sürecinde putperest hükümdar nemrut tarafından ateşe atılmış,ancak ilahi lutfa mazhar olmuş,ateş onu yakmamış, güllük gülüstanlık olmuştur.İşte bu ulu Peygamberin Kur'anda bize örnek
Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu Dersimiz İslam, Kuran'da yer alan dua, ayet ve sureleri bulabilir, Peygamber ve Evliyaların hayatları hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.
Zira, Cenab-ı Hakk şöyle buyurmuştur: 'Oraya yol bulabilen insana, Allah için Kâbe'yi haccetmesi gerekir.'" (Âl-i İmrân 97). [Tirmizî, Hacc 3, (812)]. Bir gün vahiy meleği Cebrâil (a.s), insan suretinde Peygamberimizin yanına gelip iman, İslam ve ihsan'ın ne olduğunu ve kıyamet'in ne zaman kopacağını sormuştur.
Bu makamımdan ve tehdidimden korkan içindir. 15- (Peygamberler, düşmanlarına karşı) fetih istediler, ve her zorba inatçı hüsrana uğradı. 16- Ardından da Cehennem vardır, orada kendisine irinli su içirilecektir. 17- Onu yutmaya çalışacak, fakat boğazından geçiremeyecek ve her yandan ona ölüm gelecek, fakat o ölemez.
1000Kitapta Ara. İbrahim Suresi, 26. Ayet. Her Şey
25/37.Ve Nuh’un kavmi. Ne zaman ki resulleri yalanladılar; onları (suda) boğduk. Ve onları, insanlar-a/ -için ayet yaptık. Ve zalimler için elîm (gittikçe büyüyen) azap hazırladık. (Nuh kavmini de yalanlanamayacak şekilde hatırlanır! Resullerini yalanladılar ve unutulmaz şekilde ayet olarak suya batırıldılar.
Dulo. Zariyat suresi ne anlatıyor? Mekke devrinde indirildiğine inanılan sure ismini ilk ayette geçen ve esip savuran rüzgârlar anlamına gelen “ez-zâriyât” kelimesinden alır. Zariyat Suresinde Allah’a inananların durumundan, İbrahim ve Musa Peygamberler’den, Ad ve Semud kavimlerinden, Nuh Peygamber’in kavminden ve zalimlerden bahsedilir. Hadid suresi ne için okunur? Hadîd, demir demektir. Surede başlıca, tüm kâinatın Allah’a ait olduğu ve kâinatta dilediği gibi tasarruf edeceği, Allah’ın dinini yüceltmek için can ve mal ile mücadelenin gerekliliği, dünya hayatının geçiciliği ve aldatıcılığı konu edilmektedir. Haberimizde Hadid Suresinin faziletini bulabilirsiniz. Hucurat suresi anlamı niçin okunur? Hucurat suresini kim okur ise o kişiye Allah’a itaat eden kişilerin sevabı kadar sevap verileceği bir Hadis-i Şerif’te belirtilmiştir. Hucurat suresi aynı zamanda çaresiz olan dertlere düşen bir kişinin yedi sefer okuması ile Allah’ın o kişiyi düştüğü dertlerden kurtarmasına vesile olması umulur. Zümer Suresi neye iyi gelir? Zümer Suresinin faziletleri ise, her kim yatmadan önce bu sureyi okursa huzurlu bir uyku geçirir. Başını yastığa huzurla koyar ve vicdanı rahatlar. Herhangi bir sıkıntısı varsa son bulur. Allah’ın adını zikretmek ve O’na ibadet etmek, şükretmek, dua etmek Zümer Suresi içerisinde de geçmektedir. Zariyat Sûresi hangi cüzde? Zâriyât suresi 519. sayfadan başlar ve 522. sayfada biter, 26. ve 27. cüzde yer almaktadır. Mekke döneminde inmiştir ve 60 âyettir. Sûre, adını ilk âyette geçen “ez-zâriyât” kelimesinden almıştır. Zâriyât, esip savuran rüzgârlar demektir. Zariyat Suresi kaç sayfadır? YİRMİALTINCI CÜZ KURANI KERİM SAYFA 520 ZARİYAT SURESİ – YouTube. Zariyat suresi 58 ayetin anlamı nedir? Allah rızık verendir, güçlüdür, çok kuvvetlidir. zulmedenler için önceki müşrik arkadaşlarının azap payı gibi payları vardır. Artık azabımı acele istemesinler. Maide suresi ne anlatıyor? Sûrede başlıca; verilen sözlerin yerine getirilmesi, İsrailoğullarının sözlerinde durmamaları, Hıristiyanların yanlış inançları, dünyaya düşkünlükleri ve yolsuzlukları, Müslümanlar için bazı talimat, uyarı ve dinî hükümler konu edilmektedir. Hadid suresi 3 ayet ne icin okunur? Bu surede Allah’a iman ve ibadetin önemine vurgu yapılırken, Hristiyanların inandığı ruhban anlayışı eleştirilmiştir. Hadid suresinin 3. ayeti, Müslümanlar için önemlidir. Bütün dileklerin ve hacetlerin kabulü için bu ayetin okunması gerekir. Ala suresi ne zaman okunur? Kaynaklarda, Hz. Peygamber’in A’lâ sûresini okumaktan büyük zevk aldığı; vitir, bayram ve cuma namazlarında onu okuduğu bildirilmektedir bk. İbn Kesîr, VIII, 399-400; Emin Işık, “A’lâ Sûresi”, DİA, II, 310-311. Hastalara şifa için hangi sure okunmalı? Fatiha suresi şifa ayetleri içerir. Yasin süreside şifa için okunan surelerden biridir. Yasin suresini hasta olan kişinin kendisi okuyabileceği gibi bir başkası da hastanın yanına gelerek Yasin suresini okuyabilir. Bunun dışında şifa olsun diye; Haşr suresinin son üç ayeti, Amenerrasulü ve Ayetel kürsi sureleri okunur. Hucurat suresi ne anlatmak istiyor? Hucurat Suresinin konuları şu şekildedir Peygamber ile konuşma adabından bahseder. Haber ve rivayetlerin doğruluğunun araştırılmasından bahseder. Müslümanların da birbiri ile savaşma ihtimalinden bahseder. İslam’ın kardeşlik ile ilgili mesajlarından bahseder. Zümer süresi ne zaman okunur? Hz. Âişe, Resûlullah’ın genellikle her gece yatmadan önce Zümer ve Benî İsrâil İsrâ sûrelerini okuduğunu söylemiştir Tirmîzî, “Sevâbü’l-Kur’ân”, 21. Zümer 38 ayet ne için okunur? Bununla beraber hiçbir şeyin Allah’a ortak olmayacağı, O’nun mutlak ve eşsiz yaratıcı olduğu ve O’na inanmanın kişinin ahiret hayatını kurtaracağı konuları yer alır. Bu surenin özellikle yatmadan önce okunması, kişiye huzur verecektir. Zümer suresinin 38. ayeti, çokça okunan ve araştırılan bir ayettir. 521 sayfa kaçıncı cüz? KUR’AN-I KERİM’DE 27. CÜZ HANGİ SAYFALAR ARASINDA YER ALMAKTADIR? 27. cüz 521-540 sayfaları arasındadır. Yani cüzün başlangıcı 521. sayfa ile başlar. 540. sayfanın sonunda yirmi yedinci cüz biter. 541. sayfa ise bir sonraki cüzün ilk sayfasıdır.
Kâfirler gürûhuna karşı bize yardım eyle!” Bakara 2/286 duasıdır. “Affet” niyazı, günahların silinmesini, yok edilmesini ve bunlarla sorguya çekilmemeyi Bakara suresi 286 ayette anlatılmak istenen nedir?2 Bakara 286 Hangi sure?3 Bakara suresinin 256 ayeti nedir?4 Bakara suresinin son 2 ayeti nedir?5 Bakara Suresi bize ne anlatıyor?6 Bakara Suresi 285 ayet anlamı nedir?7 Bakara suresinin son 3 ayeti nedir?Bakara suresi 286 ayette anlatılmak istenen nedir?meali şöyledir; ''allah, kimseye gücünün ötesinde bir teklifte bulunmaz. herkesin kazandığı yararına, yüklendiği günahı zararınadır. ey rabbimiz, eğer unutarak veya yanılarak yaptıksa, bizi sorgulama! ey rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi, ağır yük yükleme!Bakara 286 Hangi sure?Amenerrasulü Bakara suresinin 285. ve 286. ayetlerinde yer almaktadır. Bu iki âyet "Amener-RasUlü" ismiyle meşhur suresinin 256 ayeti nedir?Ayet. İslam'ın kopmaz kulpu Kelime-i Tevhid'dir. Kişinin Kelime-i Tevhid'in ehlinden olması ve söylediği Lailaheillallah'ın kendisine fayda sağlaması için iki şart zikredilmiştir Tağutu inkâr ve Allah'a cc suresinin son 2 ayeti nedir?Bakara Suresi Son 2 Ayeti Türkçe Okunuşu Amenerrasûlü bimâ unzile ileyhi min rabbihî vel mu'minûnmu'minûne, kullun âmene billâhi ve melâiketihî ve kutubihî ve rusulihrusulihî, lâ nüferrigu beyne ehadin min rusulihrusulihî, ve gâlû semi'nâ ve eta'nâ ğufrâneke Rabbenâ ve ileykel masîrmasîru.Bakara Suresi bize ne anlatıyor?Sûrede başta iman esasları olmak üzere insanın yaratılışı, kıblenin değişmesi, namaz, oruç, hac, sadaka, boşanma, nesep, nafaka, borçların kaydedilmesi gibi pek çok konuya yer verilmiştir. Bunlar doğrudan doğruya veya dolaylı olarak dini ve dindarlığı ilgilendiren Suresi 285 ayet anlamı nedir?285. Peygamber, Rabb'i tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de iman ettiler. Hepsi Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. “Allah'ın peygamberleri arasında ayrım suresinin son 3 ayeti nedir?Amenerrasulü bima ünzile ileyhi mirrabbihi vel mü'minun, küllün amene billahi vemelaiketihi ve kütübihi ve rusülih, la nüferriku beyne ehadin min rusülih, ve kalu semi'na ve ata'na gufraneke rabbena ve ileykelmesir.
Meal Ayet Arapça وَمَثَلُ كَلِمَةٍ خَب۪يثَةٍ كَشَجَرَةٍ خَب۪يثَةٍۨ اجْتُثَّتْ مِنْ فَوْقِ الْاَرْضِ مَا لَهَا مِنْ قَرَارٍ Türkçe Okunuşu * Vemeśelu kelimetin ḣabîśetin keşeceratin ḣabîśetinictuśśet min fevki-l-ardi mâ lehâ min karârin 1. Ömer Çelik Meali Kötü söz ise, kökleri sökülüp toprağın üstüne çıkarılmış, bütünüyle kararsız, dayanıksız, çürük bir ağaç gibidir. 2. Diyanet Vakfı Meali Kötü bir sözün misali, gövdesi yerden koparılmış, o yüzden ayakta durma imkânı olmayan kötü bir ağaca benzer. 3. Diyanet İşleri Eski Meali Çirkin bir söz de, yerden koparılmış, kökü olmayan kötü bir ağaca benzer. 4. Diyanet İşleri Yeni Meali Kötü bir sözün durumu da; yerden koparılmış, ayakta durma imkânı olmayan kötü bir ağacın durumu gibidir. 5. Elmalılı Hamdi Yazır Meali Kötü sözün durumu da, yerden koparılmış, kökü olmayan kötü bir ağaca benzer. 6. Elmalılı Meali Orjinal Meali Habîs bir kelimenin temsili de habîs bir ağaç gibidir ki üstünden cüsselenmiş kararı yoktur 7. Hasan Basri Çantay Meali Kötü bir kelimenin haali de göğdesi toprağın üstünden koparılıvermiş kötü bir ağaç gibidir ki onun hiç bir sebatı tutunma ve yerinde kalma kaabiliyyeti yokdur. 8. Hayrat Neşriyat Meali Kötü bir sözün misâli ise, yerin üstünden koparılmış, kötü bir ağaca benzer ki onun için bir sebat yoktur. 9. Ali Fikri Yavuz Meali Kötü bir kelime küfür de, yeryüzünden gövdelenmiş, meyvası kötü bir ağaç gibidir ki, onun bir kararı yoktur yıkılır gider. 10. Ömer Nasuhi Bilmen Meali Habis bir kelimenin misali ise, yerin üzerinden kapanmış nâpâk bir ağaç gibidir ki, onun için bir sebat yoktur. 11. Ümit Şimşek Meali Kötü sözün hali ise, toprağın üstünden sökülmüş kötü bir ağaca benzer ki, onun kökü de yoktur. 12. Yusuf Ali English Meali And the parable of an evil Word is that of an evil tree It is torn up by the root from the surface of the earth it has no stability. Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin anlaşılması mümkün değildir. Mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. İbrahim Sûresi 26. ayetinin tefsiri için tıklayınız * Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir.
Bayraktar Bayraklı Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur'an MealiÇirkin bir söz de, gövdesi toprağın üstünde destek bulamamış bir ağaca Okuyan Kur’an Meal-TefsirKötü bir sözün örneği, gövdesi yerden koparılmış, o yüzden sabit olmayan ayakta duramayan bir ağaç gibidir.*Edip Yüksel Mesaj Kuran ÇevirisiKötü bir söz de, yerden koparılmış köksüz kötü bir ağaç bir söz de, kökü yerden sökülmüş, ayakta duramayan kötü* bir ağaç Vakfı Süleymaniye Vakfı MealiKötü bir söz de kötü bir ağaç gibidir. Toprağın üst tarafından çekilip koparılmış, toprağa tutunacak yeri kalmamış bir Rıza Safa Kur'an-ı Kerim GerçekOysa kötü bir söz, kökü topraktan çıkarılmış, ayakta duramayan kötü bir ağaç İslamoğlu Hayat Kitabı Kur’anÇirkin bir söz ise, ekili olduğu yerden kökten sökülüp çıkarılmış kendi başına ayakta duramayan zavallı bir ağaç gibidir...Yaşar Nuri Öztürk Kur'an-ı Kerim MealiPis bir söz de gövdesi toprağın üstünde destek bulmuş bir ağaca benzer, dayanağı yoktur Bulaç Kur'an-ı Kerim ve Türkçe AnlamıKötü murdar söz ise, kötü bir ağaç gibidir. Onun kökü yerin üstünden koparılmış, kararı yerinde durma, tutunma imkanı sadeleştirilmiş Çirkef bir sözün temsili de gövdesi yerden koparılmış habis bir ağaç gibidir ki, toprağın üstünden cüsselenmiş, varlığını sürdürme imkanı Esed Kur'an MesajıVe çirkin bir sözün durumu ise, kökü toprağın üstüne çıkarılmış, bütünüyle kararsız, dayanıksız çürük bir ağacın durumuna İşleri Kur'an-ı Kerim Türkçe MealiKötü bir sözün durumu da; yerden koparılmış, ayakta durma imkanı olmayan kötü bir ağacın durumu Hamdi Yazır Kur'an-ı Kerim ve Yüce MealiHabis bir kelimenin temsili de habis bir ağaç gibidir ki üstünden cüsselenmiş kararı yokturSüleyman Ateş Kur'an-ı Kerim ve Yüce MealiKötü sözün durumu da gövdesi yerin üstünden koparılmış, sabit olmayan kötü bir ağaca murdar söz ise, kötü bir ağaç gibidir. Onun kökü yerin üstünden koparılmış, kararı yerinde durma, tutunma imkanı Basri Çantay Kur'an-ı Hakim ve Meal-i KerimKötü bir kelimenin haali de göğdesi toprağın üstünden koparılıvermiş kötü bir ağaç gibidir ki onun hiç bir sebatı tutunma ve yerinde kalma kaabiliyyeti bir söz; yerden koparılmış, kökü olmayan kötü bir ağaca Piriş Kur'an-ı Kerim Türkçe AnlamıKötü bir sözün benzeri de, yerden koparılmış, kökü olmayan kötü bir ağaç Yıldırım Kuran-ı Kerim ve MealiKötü söz ise, gövdesi toprağın üstünden kolayca çıkarılabilen, kökleşip yerleşmeyen değersiz bir ağaca Hulusi Türkçe Kur'an ÇözümüHabis Kelime'nin asılsız fikrin misali de, kökü bile olmayan, yüzeyde kalmış, dayanaksız habis şecere meyve vermeyen ağaç Yüksel Eski Baskı Mesaj Kuran ÇevirisiKötü bir söz de, yerden koparılmış köksüz kötü bir ağaç Aktaş Eski Baskı Kerim Kur'anKötü bir söz de, kökü yerden sökülmüş, ayakta duramayan kötü* bir ağaç Khalifa The Final TestamentAnd the example of the bad word is that of a bad tree chopped at the soil level; it has no roots to keep it Monotheist Group The Quran A Monotheist TranslationAndthe example of a bad word is like a tree which has been uprooted from the surface of the earth, it has nowhere to Quran A Reformist TranslationThe example of a bad word is like a tree which has been uprooted from the surface of the earth, it has nowhere to settle.
Kuran-ı Kerim’in 14. suresi olan İbrahim Suresi, Mekke’de nazil olmuştur ve 52 ayettir. İbrahim Suresi, Anlamı, Arapça-Türkçe okunuşu ve Diyanet Meali ve Faziletiİbrahim Suresi; Mekke döneminde inmiştir. 52 âyettir. İçinde Hz. İbrahim’den ve ailesinden söz edildiği için bu adı SuresiHakkında Kısa Bilgiİbrahim Suresi 52 Ayetten oluşmaktadır. Kuran-ı Kerim’in on dördüncü 14. suresidir. İbrahim Suresi 13. Cüzde yer alır. Surede, İbrahim Peygamber’den bahsedilmektedir. Mekke’de nazil olmuştur. 3461 harften oluşmaktadır. Kuran-ı Kerim’de iniş sırasına göre 72. Suredir. Başındaki Huruf-u Mukatta şifreli harfler ise Elif Lam Ra’ İbrahim’in kıssasının bir bölümünü ihtiva ettiği için bu sureye, “İbrahim Suresi” isminin kökeni İbranicedir. İbranicede bu isim “Milletlerin Babası” anlamına Kerim’deki “Milleti İbrahim” ifadesi “İbrahim” isminin anlamına işaret etmektedir. Nûh sûresinden sonra inen sure, 52 ayetten oluşmaktadır. 28 ve 29. ayetler Medine’de, diğerleri Mekke’de inmiştir. Kur’andaki resmi sırası itibarıyla 14. sure olan İbrahim suresi, iniş sırasına göre Hz. Osman Mushafı’nda 72, İbn Abbas Mushafı’nda ise 69. Suresi Latin Harfli Okunuşu Ve Türkçe MealiBismillâhirrahmânirrahîm İbrahim Suresi 1. Ayet Elif lâm râ kitâbun enzelnâhu ileyke li tuhricen nâse minez zulûmâti ilen nûri bi izni rabbihim ilâ sırâtıl azîzil hamîdhamîdi. Elif lâm râ. Rab’lerinin izni ile insanları karanlıklardan nura; Azîz, Hamîd olanın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz Suresi 2. AyetAllâhillezî lehu mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardardı, ve veylun lil kâfirîne min azâbin şedîdşedîdin. O Allah ki; semalarda ve yeryüzünde ne varsa O’nundur. Şiddetli azaptan dolayı kâfirlerin vay Suresi 3. Ayet Ellezîne yestehıbbûnel hayâted dunyâ alel âhıreti ve yasuddûne an sebîlillâhi ve yebgûnehâ ivecâivecen, ulâike fî dalâlin baîdbaîdin. Onlar, dünya hayatını ahiret hayatına tercih ederler. Ve Allah’ın yolundan alıkoyarlar. Ve onu eğriltmek onlar, uzak bir dalâlet Suresi 4. Ayet Ve mâ erselnâ min resûlin illâ bi lisâni kavmihî li yubeyyine lehum, fe yudillullâhu men yeşâu ve yehdî men yeşâ’yeşâu, ve huvel azîzul hakîmhakîmu. Hiçbir resûlümüz yoktur ki; Biz, onu kendi kavminin lisanıyla göndermiş olmayalım. Onlara kendi lisanlarıyla beyan etsin açıklasın diye. Öyleyse Allah, dilediğini Allah’a ulaşmayı dilemeyenleri dalâlette bırakır. Dilediğini Allah’a ulaşmayı dileyenleri hidayete erdirir. Ve O, Azîz’dir, Hikmet Sahibi’ Suresi 5. Ayet Ve le kad erselnâ mûsâ bi âyâtinâ en ahric kavmeke minez zulumâti ilen nûri, ve zekkirhum bi eyyâmillâheyyâmillâhi, inne fî zâlike le âyâtin li kulli sabbârin şekûrşekûrin. Andolsun ki; Biz Musa “Kavmini karanlıklardan nura çıkar ve onlara Allah’ın günlerini hatırlat onlara Allah’ın günleri boyunca zikrettir.” diye âyetlerimizle delillerimizle, mucizelerimizle gönderdik. Muhakkak ki; bunda şükredip, sabredenlerin hepsi için âyetler deliller Suresi / Ayet-6 Ve iz kâle mûsâ li kavmihizkurû ni’metallâhi aleykum iz encâkum min âli fir’avne yesûmûnekum sûel azâbi ve yuzebbihûne ebnâekum ve yestahyûne nisâekum, ve fî zâlikum belâun min rabbikum azîmazîmun. Ve Musa kavmine şöyle demişti “Allah’ın üzerinizdeki ni’metini hatırlayın! Sizi firavun ailesinden hanedanından kurtarmıştı. Sizi azabın en kötüsüne maruz bırakıyorlar ve oğullarınızı öldürüyorlar boğazlıyorlar ve kadınlarınızı sağ bırakıyorlardı. Bunlarda Rabbinizden büyük bir imtihan Suresi / Ayet-7 Ve iz te’ezzene rabbukum le in şekertum le ezîdennekum ve le in kefertum inne azâbî le şedîdşedîdun. Ve o zaman Rabbiniz size bildirmişti ki; eğer şükrederseniz ni’metlerinizi artırırız, eğer küfredenlerden olursanız muhakkak ki azabım Suresi / Ayet-8 Ve kâle mûsâ in tekfurû entum ve men fîl ardı cemî’an fe innallâhe le ganiyyun hamîdhamîdun. Musa şöyle dedi “Eğer siz ve yeryüzünde bulunanların hepsi, inkâr etseniz bile muhakkak ki; Allah Gani şükrünüze muhtaç değildir, Hamîd’ Suresi / Ayet-9 E lem ye’tikum nebeullezîne min kablikum kavmi nûhın ve âdin ve semûdsemûde, vellezîne min ba’dihim, lâ ya’lemuhum illallâhillallâhu, câethum rusuluhum bil beyyinâti fe reddû eydiyehum fî efvâhihim ve kâlû innâ kefernâ bi mâ ursiltum bihî ve innâ le fî şekkin mimmâ ted’ûnenâ ileyhi murîbmurîbin. Sizden öncekilerin, Nuh kavminin, Ad kavminin ve Semud kavminin ve onlardan sonra gelenlerin haberi size gelmedi mi? Onları, Allah’tan başkası bilemez. Onların resûlleri, onlara beyyinelerle delillerle geldiler. Fakat onlar, ellerini ağızlarına götürdüler öfkelendiler. Ve şöyle dediler “Gerçekten biz onunla gönderildiğiniz şeyi inkâr ettik. Ve muhakkak ki; biz, bizi kendisine ona davet ettiğiniz şeye karşı tereddüt ediyoruz, şüphe içindeyiz.”İbrahim Suresi / Ayet-10 Kâlet rusuluhum e fîllâhi şekkun fâtırıs semâvâti vel ardardı, yed’ûkum li yagfire lekum min zunûbikum ve yuahhırekum ilâ ecelin musemmâmusemmen, kâlû in entum illâ beşerun mislunâ, turîdûne en tesuddûnâ ammâ kâne ya’budu âbâunâ fe’tûnâ bi sultânin mubînmubînin. Onların resûlleri şöyle dedi “Semaları ve arzı yaratan Allah hakkında mı şüphedesiniz? Sizi, günahlarınızı mağfiret etmek için davet ediyor ve sizi belli bir zamana kadar tehir ediyor mühlet veriyor”. Onlar da şöyle dediler “Siz ancak bizim gibi bir beşersiniz. Babalarımızın ibadet etmiş olduğu şeylerden bizi alıkoymak engellemek istiyorsunuz. Öyleyse bize açıkça bir mucize getirin!”İbrahim Suresi / Ayet-11 Kâlet lehum rusuluhum in nahnu illâ beşerun mislukum ve lâkinnallâhe yemunnu alâ men yeşâu min ibâdihibâdihî, ve mâ kâne lenâ en ne’tiyekum bi sultânin illâ bi iznillâhiznillâhi, ve alâllâhi fel yetevekkelil mu’minûnmu’minûne. Onlara resûlleri şöyle dedi “Biz de ancak sizin gibi beşeriz insanız. Fakat Allah, kullarından dilediğini ni’metlendirir. Bizim, Allah’ın izni olmaksızın, bir sultan mucize, delil getirmemiz olamaz. Artık mü’minler Allah’a tevekkül etsinler.”İbrahim Suresi / Ayet-12 Ve mâ lenâ ellâ netevekkele alâllâhi ve kad hedânâ subulenâ, ve le nasbirenne alâ mâ âzeytumûnâ, ve alâllâhi fel yetevekkelil mutevekkilûn mutevekkilûne. Ve biz niçin Allah’a tevekkül etmeyelim? Bizi, yollarımıza hidayet etmiştir ulaştırmıştır. Sizin bize yaptığınız eziyetlere elbette sabredeceğiz. Artık tevekkül edenler, Allah’a tevekkül Suresi / Ayet-13 Ve kâlellezîne keferû li rusulihim le nuhricennekum min ardınâ ev le teûdunne fî milletinâ, fe evhâ ileyhim rabbuhum le nuhlikennez zâlimînzâlimîne. Kâfirler, resûllerine dediler ki “Sizi mutlaka arzımızdan ülkemizden çıkaracağız veya mutlaka bizim dînimize döneceksiniz.” Bunun üzerine onlara Rab’leri “Mutlaka zalimleri helâk edeceğiz.” diye Suresi / Ayet-14 Ve le nuskinennekumul arda min ba’dihim, zâlike li men hâfe makâmî ve hâfe vaîdvaîdi. Sizi onlardan sonra mutlaka yeryüzünde yerleştireceğiz. İşte bu, makamımdan ve tehditimden vaadimden korkan kimse Suresi / Ayet-15 Vesteftehû ve hâbe kullu cebbârin anîdanîdin. Resûller fetih istediler ve bütün zorba inatçılar Suresi / Ayet-16 Min verâihî cehennemu ve yuskâ min mâin sadîdsadîdin. Onun arkasında cehennem vardır ve irinli sudan Suresi / Ayet-17 Yetecerreuhu ve lâ yekâdu yusîguhu ve ye’tîhil mevtu min kulli mekânin ve mâ huve bi meyyitmeyyitin, ve min verâihî azâbun galîzgalîzun. Onu yutmaya çalışacak ve fakat onu boğazından kolayca geçiremeyecek. Bütün mekânlardan ona ölüm öldürücü sebepler gelecek ve fakat o ölemeyecek ölmek istediği halde ölmesi mümkün olmayacak. Ve onun arkasından galiz ağır bir azap Suresi / Ayet-18 Meselullezîne keferû bi rabbihim a’mâluhum ke remâdinişteddet bihir rîhu fî yevmin âsıfâsıfin, lâ yakdirûne mimmâ kesebû alâ şey’şey’in, zâlike huved dalâlul baîdbaîdu. Rab’lerini inkâr edenlerin amellerinin durumu, şiddetli rüzgârın savurduğu kül gibidir. İktisab ettiklerinden kazandıklarından bir şeye kaadir olamazlar. İşte o “uzak dalâlet” Suresi / Ayet-19 E lem tere ennallâhe halakas semâvâti vel arda bil hakkhakkı, in yeşa’ yuzhibkum ve ye’ti bi halkın cedîdcedîdin. Allah’ın, semaları ve yeryüzünü hak ile yarattığını görmüyor musun? Eğer O, dilerse sizi yok eder ve yeni bir halketme yaratma ile yeni bir toplum Suresi / Ayet-20 Ve mâ zâlike alallâhi bi azîzazîzin. Ve bu, Allah için büyük güç bir iş Suresi / Ayet-21 Ve berezû lillahi cemîan fe kâled duafâu lillezînestekberû innâ kunnâ lekum tebean fe hel entum mugnûne annâ min azâbillâhi min şey’şey’in, kâlû lev hedânallâhu le hedeynâkum, sevâun aleynâ ecezi’nâ em sabernâ mâ lenâ min mahîsmahîsın. Hepsi Allah’ın huzuruna çıktılar. Ve zayıf güçsüz olanlar kibirlenenlere şöyle dediler “Muhakkak ki; biz size tâbî olduk. Şimdi siz, Allah’ın azabından bir şeyi bizden giderebilir misiniz?” Onlar “Eğer Allah, bizi hidayete erdirseydi elbette biz de sizi hidayete erdirirdik. Sabretsek de, sabretmesek de bizim için aynıdır. Bizim için kaçacak bir yer yoktur.” Suresi / Ayet-22 Ve kâleş şeytânu lemmâ kudıyel emru innallâhe veadekum va’del hakkı ve veadtukum fe ahleftukum, ve mâ kâne liye aleykum min sultânin illâ en deavtukum festecebtum lî, fe lâ telûmûnî ve lûmû enfusekum, mâ ene bi musrihikum ve mâ entum bi musrıhıyymusrıhıyye, innî kefertu bi mâ eşrektumûni min kablkablu, innaz zâlimîne lehum azâbun elîmelîmun. Şeytan, emir yerine getirildiği zaman şöyle dedi “Muhakkak ki; Allah, size “hak olan vaadini” vaadetti. Ve ben de size vaadettim. Fakat ben, vaadimden döndüm. Ve ben, sizin üzerinizde bir güce sultanlığa, yaptırım gücüne sahip değilim. Sadece sizi davet ettim. Böylece siz, bana icabet ettiniz. Artık beni kınamayın! Kendinizi kınayın! Ve ben, sizin yardımcınız değilim. Siz de, benim yardımcım değilsiniz. Gerçekten ben, sizin beni ortak koşmanızı daha önce de inkâr ettim. Muhakkak ki; zalimlere acı azap vardır.”İbrahim Suresi / Ayet-23 Ve udhilellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti cennâtin tecrî min tahtihel enhâru hâlidîne fîhâ bi izni rabbihim, tehıyyetuhum fîhâ selâmselâmun. Âmenû olanlar ölmeden önce Allah’a ulaşmayı dileyenler ve amilüssalihat nefsi ıslâh edici amel yapanlar, altlarından nehirler akan cennetlere dahil edilirler konulurlar. Orada Rab’lerinin izni ile ebedî kalırlar. Orada onların tahiyyeleri temennileri “selâm” Suresi / Ayet-24 E lem tere keyfe daraballâhu meselen kelimeten tayyibeten ke şeceretin tayyibetin asluhâ sâbitun ve fer’uhâ fis semâsemâi. Allah nasıl örnek verdi, görmedin mi? Güzel bir söz, güzel bir ağaç gibidir. Onun aslı sabittir kökü topraktadır. Ve onun dalları Suresi / Ayet-25 Tu’tî ukulehâ kulle hînin bi izni rabbihâ, ve yadrıbullâhul emsâle lin nâsi leallehum yetezekkerûnyetezekkerûne. O her zaman Rabbinin izni ile meyvesini verir. Ve Allah, insanlara örnek darb-ı misal verir. Böylece umulur ki; onlar tezekkür Suresi / Ayet-26 Ve meselu kelimetin habîsetin ke şeceretin habîsetinictusset min fevkıl ardı mâ lehâ min karârkarârin. Habis kötü, çirkin sözün durumu, yerin üstünden kökü koparılmış, kararsız dayanaksız habis kötü ağaç Suresi / Ayet-27 Yusebbitullâhullezîne âmenû bil kavlis sâbiti fil hayâtid dunyâ ve fil âhırehâhıreti, ve yudıllullâhuz zâlimîne ve yef’alullâhu mâ yeşâ’yeşâu. Allah âmenû olanları ölmeden önce Allah’a ulaşmayı dileyenleri sabit sözle dünya ve ahiret hayatında sebat ettirir. Ve zalimleri dalâlette bırakır. Allah dilediği şeyi Suresi / Ayet-28 E lem tere ilellezîne beddelû ni’metallâhi kufren ve ehallû kavmehum dârel bevârbevâri. Allah’ın ni’metini küfürle değiştirenleri ve kendi kavimlerini helâk yurduna götürenleri görmedin mi?İbrahim Suresi / Ayet-29 Cehennemcehenneme, yaslevnehâ, ve bi’sel karârkarâru. Cehennem; ona yaslanırlar. Karar kılınan yer ne kötü!İbrahim Suresi / Ayet-30 Ve cealû lillâhi endâden li yudıllû an sebîlihsebîlihî, kul temetteû fe inne masîrekum ilen nârnâri. Onun yolundan saptırmak için Allah’a eşler koştular. “Metalanın refah içinde yaşayın” de. Artık sizin dönüşünüz Suresi / Ayet-31 Kul li ibâdiyellezîne âmenû yukîmus salâte ve yunfikû mimmâ razaknâhum sirren ve alâniyeten min kabli en ye’tiye yevmun lâ bey’un fîhi ve lâ hilâlhilâlun. Âmenû olan ölmeden önce Allah’a ulaşmayı dileyen kullarıma söyle “ Dostluk ve alışverişin olmadığı o günün gelmesinden önce namazı ikame etsinler! Onları rızıklandırdığımız şeylerden gizli ve aleni açık olarak infâk etsinler!”İbrahim Suresi / Ayet-32 Allâhullezî halakas semâvâti vel arda ve enzele mines semâi mâen fe ahrece bihî mines semerâti rızkan lekum, ve sehhare lekumul fulke li tecriye fil bahri bi emrihemrihî, ve sehhare lekumul enhârenhâra. Semaları ve arzı yaratan ve semadan suyu indiren, böylece onunla sizin için ürünlerden rızık çıkaran ve denizlerde emri ile akıp gitmesi için gemileri size musahhar kılan ve nehirleri de sizin emrinize veren Allah’ Suresi / Ayet-33 Ve sehhare lekumuş şemse vel kamere dâibeyndâibeyni, ve sehhare lekumul leyle ven nehârnehâra. Ve ikisi de adetleri üzere sünnetullah ile devamlı hareket halinde olan güneşi ve ay’ı size musahhar kıldı. Geceyi ve gündüzü de size musahhar Suresi / Ayet-34 Ve âtâkum min kulli mâ se’eltumûhse’eltumûhu, ve in teuddû ni’metallâhi lâ tuhsûhâ,innel insâne le zalûmûn keffârkeffârun. Ve ondan istediğiniz herşeyden size verdi. Ve eğer Allah’ın ni’metini saysanız onu sayamazsınız. Muhakkak insan, gerçekten çok zalim ve çok nankördür inkârcıdır.İbrahim Suresi / Ayet-35 Ve iz kâle ibrâhîmu rabbic’al hâzel belede âminen vecnubnî ve beniyye en na’budel asnâmasnâme. İbrâhîm şöyle demişti “Rabbim, bu beldeyi emin kıl. Beni ve oğullarımı, putlara tapmaktan içtinap ettir uzaklaştır.”İbrahim Suresi / Ayet-36 Rabbi innehunne adlelne kesîren minen nâsnâsi, fe men tebianî fe innehu minnî, ve men asânî fe inneke gafûrun rahîmrahîmun. Rabbim gerçekten onlar putlar, insanların çoğunu dalâlete düşürdüler. Artık kim bana tâbî olursa, bu sebeple o mutlaka bendendir. Ve kim bana asi olursa, o zaman muhakkak ki; Sen Gafur’sun, Rahîm’ Suresi / Ayet-37 Rabbenâ innî eskentu min zurriyyetî bi vâdin gayri zî zer’ın inde beytilkel muharremi rabbenâ li yukîmus salâte fec’al ef’ideten minen nâsi tehvî ileyhim verzukhum mines semerâti leallehum yeşkurûnyeşkurûne. Ey Rabbimiz! Ben, zürriyetimden bir kısmını ekin bitmeyen bir vadiye, Senin Beyt-i Haram’ının yanında iskân ettim yerleştirdim. Ey Rabbimiz! Namazı ikame etsinler. Bir kısım insanların kalbini onlara meylettir. Ve onları ürünlerden rızıklandır. Böylece onlar Suresi / Ayet-38 Rabbenâ inneke ta’lemu mâ nuhfî ve mâ nu’linnu’linu, ve mâ yahfâ alallâhi min şey’infil ardı ve lâ fis semâsemâi. Rabbimiz, muhakkak ki Sen, bizim gizlediğimiz şeyi de gizlemediğimiz alenî olan şeyi de bilirsin. Yeryüzünde ve semalarda hiçbir şey, Allah’a gizli Suresi / Ayet-39 Elhamdulillâhillezî vehebe lî alel kiberi ismâîle ve ishâkishâka, inne rabbî le semîud duâduâi. Hamd, ihtiyarlık halinde bana İsmail ve İshak’ı bağışlayan Allah’a mahsustur. Muhakkak ki; benim Rabbim, duayı mutlaka Suresi / Ayet-40 Rabbic’alnî mukîmas salâti ve min zurriyyetî rabbenâ ve tekabbel duâduâi. Rabbim, beni ve zürriyetimi namazı ikame edenlerden kıl. Rabbimiz, duamı kabul Suresi / Ayet-41 Rabbenagfirlî ve li vâlideyye ve lil mu’minîne yevme yekûmul hisâbhisâbu. Rabbimiz, hesap yapıldığı görüldüğü gün beni, annemi, babamı ve mü’minleri mağfiret et günahlarımızı affet.İbrahim 42. Ayet Ve lâ tahsebennallâhe gâfilen ammâ ya’meluz zâlimûnzâlimûne, innemâ yuahhıruhum li yevmin teşhasu fîhil ebsârebsâru. Ve Allah’ı, zalimlerin yaptığı şeylerden gâfil sanma. Sadece onları, gözlerin dehşetten açılacağı güne tehir eder erteler.İbrahim 43. Ayet Muhtıîne mukniî ruûsihim lâ yerteddu ileyhim tarfuhum, ve ef’idetuhum hevâ’hevâun. Başlarını dik tutarak gökyüzüne doğru devamlı bakarak koşanlar! Onların bakışları, kendilerine dönemez. Ve onların kalpleri heva ile nefsin afetleriyle doludur nefsin afetlerinden ibarettir.İbrahim 44. Ayet Ve enzirin nâse yevme ye’tîhimul azâbu fe yekûlullezîne zalemû rabbenâ ahhırnâ ilâ ecelin karîbin nucib da’veteke ve nettebiır rusulrusule, e ve lem tekûnû aksemtum min kablu mâ lekum min zevâlzevâlin. Azabın onlara geleceği gün ile insanları uyar. O zaman zalimler şöyle diyecek “Rabbimiz, bizi yakın bir süreye kadar tehir et bize zaman ver. Senin davetine icabet edelim ve resûllere tâbî olalım.” Daha önce “sizin için bir zeval olmadığına” yemin eden siz değil misiniz?İbrahim 45. Ayet Ve sekentum fî mesâkinillezîne zalemû enfusehum ve tebeyyene lekum keyfe fealnâ bihimve darabnâ lekumul emsâlemsâle. Ve siz, nefslerine zulmedenlerin meskenlerine yerlerine yerleştiniz ve onlara neler yaptığımız size açıklandı. Ve size örnekler 46. Ayet Ve kad mekerû mekrehum ve indallâhi mekruhum, ve in kâne mekruhum li tezûle minhul cibâlcibâlu. Onlar tuzaklarını hilelerini kurmuşlardı. Ve onların tuzakları hileleri Allah’ın indindedir Allah onların tuzaklarını bilir, onların tuzakları hileleri, dağları yok edecek güçte olsa bile…İbrahim 47. Ayet Fe lâ tahsebennallâhe muhlife va’dihî rusulehrusulehu, innallâhe azîzun zuntikâmzuntikâmin. Öyleyse Allah’ı sakın resûllerine karşı vaadini yerine getirmez sanma. Muhakkak ki; Allah, azîzdir, intikam 48. Ayet Yevme tubeddelul ardu gayrel ardı ves semâvâtu ve berezû lillâhil vâhıdil kahhârkahhâri. O gün arz yeryüzü ve semalar, başka bir hale döndürülür döndürülmüş olur. Ve onlar, Vahid bir ve Kahhar olan Allah’ın huzuruna çıkmış 49. Ayet Ve terel mucrimîne yevme izin mukarrenîne fil asfâdasfâdi. Ve izin günü, mücrimleri kelepçelenmiş, birbirine zincirlerle bağlanmış 50. Ayet Serâbîluhum min katırânin ve tagşâ vucûhehumun nârnâru. Onların gömlekleri katrandandır ve onların yüzlerini ateş 51. Ayet Li yecziyallâhu kulle nefsin mâ kesebet, innallâhe serîul hısâbhısâbi. Bu azap, Allah’ın bütün nefslerin kazandığının karşılığını ceza veya mükâfat vermesi içindir. Muhakkak ki; Allah, hesabı çabuk 52. Ayet Hâzâ belâgun lin nâsi ve li yunzerû bihî ve li ya’lemû ennemâ huve ilâhun vâhidun ve li yezzekkere ûlul elbâbelbâbi. Bu Kur’ân-ı Kerim, O’nunla uyarılmaları ve O’nun Allah’ın tek bir İlâh olduğunun bilinmesi ve ulûl’elbabın sırların sahiplerinin tezekkür etmesi için insanlara bir Diğer KonularKuran-ı Kerim Hakkında BilgiKuran-ı Kerim Sıralı Tüm Sureler ListesiKur’ân-ı Kerim Nüzul İniş Sırasına göre SurelerFatiha SuresiBakara SuresiBakara Suresi FaziletleriYasin Facebook’tan takip etmeyi unutmayın!
ibrahim suresi 26 ayet ne için okunur